Uzun bir aradan sonra Süper Lig’e dönen Samsunspor’da ilk haftalarda işler yolunda gitmiyordu.
Hatırlayalım…
Sekiz haftada tek bir galibiyet, bir beraberlik elde edilmiş, takım içeride dışarıda 6 maçı kaybetmişti.
Atılan 6 gole karşın, kalesinde 14 gol görmüş, toplamda da 4 puanla lig sıralamasının son iki basamağında yer almıştı.
Tüm bu olumsuzluklar karşısında fatura takımı şampiyon yapan Teknik Direktör Hüseyin Eroğlu’na kesilmişti.
Yapılan yerli ve yabancı transferlerin yeteri kadar iyi çıkmaması, takım olamamanın verdiği büyük sıkıntı başarısızlığın ana sebeplerinden biri olarak görmek mümkün.
Neredeyse iki haftayı bulan yeni hoca arayışları esnasında ülkenin kalburüstü isimleriyle anlaşma sağlanamadı.
Hocasız geçen o iki haftada içeride ve dışarıda iki yenilgi alındığını da unutmayalım.
Yönetim istedi, hoca istemedi, hoca istedi, yönetim istemedi derken ortaya hiç duymadığımız, bilmediğimiz bir isim çıkarıldı ve anlaşma sağlanıp takımın başına getirildi.
Markus Alfred Gisdol…
Herkes şaşırdı, hakkında araştırmalar yapıldı, sorular havalarda uçtu durdu.
Alman hoca, çok geçmeden takımını tanıdı, elindeki kadroya inandı, tecrübesini kullanıp, yerinde tespitleriyle futbolcularını tahlil etti.
Takımıyla sahaya çıktığı 14 maçta 6 galibiyet, 3 beraberlik, 3 yenilgi alıp 20 gol bulup, 18 gol yedi ve toplam 21 puan kazandı.
Samsunspor takımı an itibarıyla küme düşme potasından 3 puan uzakta ve 20 takımlık ligde 13. sırada.
Taraflı tarafsız herkes, bu hızlı tırmanışın, önümüzdeki maçlarda alınacak puanlarla da hızla devam edeceği inancında…
Artık bu takımı sevenlerin yüzlerinin ifadeleri değişti.
Üzgün kalplerde umutlar çiçek açtı.
Takım oynadığı futbol, sahada verdiği onurlu mücadele ile “Hükümet düşer, Samsunspor düşmez” diye haykırıyor.
Ne ilginçtir ki, ilk haftalardaki başarısızlığa imza atanlar ile şimdikiler aynı isimler, aynı futbolcular…
Hocanın elinde sihirli değnek var da hiç kimse mi görmedi?
Ama bir gerçek var ki, hoca teker teker her bir futbolcuya dokunmuş.
Almanların kalıplaşmış ekolünü futbolcuların ruhlarına enjekte etmiş.
Helal olsun, hem de bin kere, yüz binlerce kere…