Cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız 2023’ü maziye postalayıp, yeni bir yıla girdik!
Her yılın ilk günlerinde dilimizden düşmeyen bir sözdür, “Yeni yıla girmek.”
Yılın son gününe gelindiğinde ise gerçeği acı da olsa görmüş yaşamış oluruz.
Yaşattıkları deprem, sel, orman yangını gibi doğal afetlerle, kadın cinayetleri, çocuk istismarları, hayat pahalılığı, emek sömürücülüğü, zenginlerin doymak bilmeyen aç gözlülüğü, işsizlik, savaş, soykırım, trafik kazaları, katliamlar ile aslında biz değil o bize girmiştir.
365 günün birini bile huzur içerisinde yaşamamışızdır.
Bu güzel, cennet dünyayı cehenneme çevirip çekilmez hale getirmek için insanoğlunun müthiş bir çabası var.
Birleşmiş Milletler’in kayıtlarına göre dünya üzerinde toplamda egemenliğini ilan etmiş toplamda 206 ülke yer alıyor.
Barış içerisinde, adil, dostça, insanca yaşanacak ülke sayısı bir elin parmaklarına ulaşmıyor.
Bedensel gelişimi artırmak, boş zamanları değerlendirmek, sağlığın kontrol altına alınmasını sağlamak için yapılan spor adını verdiğimiz faaliyetleri bile savaş haline getirecek noktaya ulaştırdık.
Yarışmaya dökülen her spor faaliyetlerinde karşı tarafa karşı öfkeli, hiddetli, düşman gözüyle bakar olduk.
“Alt tarafı bir spor müsabakasıdır” deyip geçmesini bilemedik.
Galibiyetin de mağlubiyetinde tadına varamadık.
Kaybedildiğinde, kazananı tebrik edip kutlayamadık.
Rakibe saygı gösteremedik ama hep rakipten kendimize saygı beklentisi içerisinde olduk.
Atılan gollerin, alınan sayıların, indirilen yumrukların, yapılan tuşların, ipi göğüslemelerin kazandırdığı mutluluğu çok abarttık.
İnsan olabilmenin erdemini kapı dışına koyup, bencilliğimize tavan yaptırdık.
En yakın arkadaş, dost, aile bireyi ile konuşup tartışmasını beceremeyip küs olduk.
Her şeyden öte empati yapmasını, olayları adil bir şekilde değerlendiremedik.
Sporun barış, dostluk, kardeşlik olduğunu kağıt üzerinde bırakıp, hiçbirini uygulayamadık.
Değil 2024’e girmek, 2204’e girsek dahi, vücudumuzun üzerinde taşıdığımız yuvarlak kütlenin içerisindeki beyin denen mucizevi organı kullanamadığımız sürece, geçmişi yaşamaya devam edeceğiz.
Yıllar sadece rakamlardan ibaret olarak geçip gidecek.