UEFA, yaptığı planlamayla neredeyse tüm ülkelerin finallere kalacağı bir statüyle 2024 Avrupa Şampiyonası startını verdi.
A Milli Takımı uzun yıllardır katılmadığı, katılmayı beceremediği finallere bu kez bir umut ve iştahla iştirak etmenin peşinde. İlk maçı Erivan’da oynadık ve zor bela maçtan 2-1’lik skorla galip ayrılma becerisini gösterdik.
Pazartesi akşamı Bursa’da grubun favorisi Hırvatistan ile karşı karşıya gelindi. 2-0 kaybedilen bir maç oldu.
Sonuca şaşırıp, hayal kırıklığına uğrayanımız oldu mu?
Kocaman bir HAYIR!
Benim takıldığım nokta, maç sonu konuk ekip teknik direktörünün yaptığı açıklama…
Diyor ki, Zlatko Dalic…
“Biz 3,5 milyonluk ülkeyiz. Siz 85 milyonluk. Bizim için oyuncu çıkarmak daha zor. Bursa, 3 milyonluk bir şehir. Biz ise Bursa kadar bir ülkeyiz. Biz dünya kupasında 3. olduk. Siz orada bile değildiniz. Bunun nasıl olduğunu kendinize sorun.”
Kısaca, adam sağ elinin beş parmağını kuvvetlice açıp, suratımıza çakıyor!
Bu açıklamadan sonra ülke futboluna yön verenlerin, yönettiğini zannedenlerin yüzleri kızarmış mıdır?
Utanmış, arlanmışlar mıdır?
Hiç zannetmiyorum…
Boğazına kadar borç batağına gömülmüş kulüplere sahip bir futbol arenasında ipini koparmış deli danalar gibi koşturuyorlar.
Milli takım kadrosunu oluşturmak için o beğenmedikleri ülkelerde yetişen nüfus kağıdında TC yazan oyuncuları kullanıyorlar.
Neden ülke içerisinden seçmedikleri-seçemedikleri ayan beyan ortada…
Getirdikleri yabancı oyuncu serbestliği ile yerli oyuncunun önüne Çin setti ördüler. Ülkeyi aslında ucuz, alırken pahalı olan Afrikalılarla doldurup çöplüğe dönüştürdüler.
Elin Hırvat’ı, dışardan gördüğünü açık seçik ifade ederek uyandırmaya çalışıyor.
Ama gelin görün ki kimsenin uyanmaya niyeti yok!
Herkes paranın, havanın, ucuz şöhretin, saltanatın peşinde…
Türk futbolu dip yapmış, batmış, kimsenin umurunda değil…
Zlatko Daliç bu vahameti kendi gözünden ortaya koyup dillendiriyor…
Adam daha ne yapsın?