Her ölümün; Ayrı bir hikayesi, ayrı bir acısı vardır içimizde... Biz ne kadar üzülsek de, asıl ateş hep düştüğü yerdedir... Öyle de kalır!.. Önceki gün; Yoldan karşıya geçmeye çalışan 25 yaşındaki üniversite öğrencisi Nurdan Onur'un da acısı bizde farklı oldu... Dördüncü sınıf öğrencisi; Dere ıslah çalışması nedeniyle tek şeride düşen yolda, otobüsün çarpması sonucu sol arka lastiğe sıkışarak feci şekilde can verdi... Kazaya çıplak gözle baktığınızda; Her iki tarafında kusurunu görebiliyorsunuz!.. Nurdan, dalgın!.. Otobüs şoförü de dikkatsizdi!.. Fakat; Bazılarına göre bu olayda, Ne Nurdan'ın, Ne de, şoförün suçu vardı... Suçlu; Büyükşehir Belediyesi'nin yapmaya çalıştığı dere ıslah çalışmasıydı... Evet; Olay döndü, dolaştı büyükşehirin başına patladı.. Çünkü, bu mantığa göre; Dere ıslah çalışması olmasaydı kaza meydana gelmeyecek, Nurdan'da 'Dere ıslahı kurbanı' olmayacaktı!.. Bundan yıllar önce; Ağabali köprüsü bitmiş, Gecenin bir vakti alkollü bir vatandaşımız köprüden karşıya geçerken, bir taksinin çarpması sonucu hayatını kaybetmişti... Gazeteci ağabeyim köşesinde aynen şöyle yazıyor du; "Yusuf Ziya Yılmaz, Bu köprüyü yapmasaydı, bu vatandaş ölmeyecekti..." Yıllar sonra bakıyorum; Zihniyet aynı zihniyet!.. Sürece rağmen biri diğerini aratmamış olacak ki; 'Nurdan Dere Islahı Kurbanı' manşetini atıyor!.. Yılmaz'ın işi gerçekten zor!.. Bu manşeti atan arkadaşım; Canik ve Atakum'daki sel felaketinde yine suçlu olarak Yılmaz'ı işaret etmişti!.. Ve üstüne de; "Neden, derelerin ıslahı yapılmıyor, yapılmadı" diyerekten, eleştirisel makalelerini yazı dizisi haline getirmişti... Şimdi; Yusuf Ziya Yılmaz o suçlandığı derelerin ıslahını bitirmek adına gece gündüz çalışıyor... Fakat, bu kez de; 'Islahı yapmasaydın Nurdan ölmez di' eleştirisiyle karşı karşıya kalıyor... El vicdan!.. Ey vicdan!..