ÖKÜZÜN ŞUÇU NE?.. Bir zamanlar, ülkenin birinde arpa, mısır, saman alışverişi yapan zengin bir tüccar varmış... Zenginmiş ama har vurup harman savurmayı da sevmezmiş... Tutumlu bir kişiymiş... Karısı, bir gün; - Çocuğun ayakkabısı eskidi. Yeni ayakkabı almak gerek demiş Adam, karısına: - Bu nasıl iştir?.. Annem bana iki üç yılda bir ayakkabı alırdı da babam yine kızardı. Bizim zamanımızda bir ayakkabı beş on yıl giderdi... Şimdi bizim oğlumuz iki ayda bir ayakkabı paralıyor. Sende hiç mi insaf kalmadı demiş... Kadın bu kızgınlıkla oğluna çıkışmış: - Sen ne biçim çocuksun Baban da, ben de bir ayakkabıyı iki yıl giyerdik... Oğlan; - Suç benim değil, siz de biliyorsunuz, ben eskiden bir ayakkabıyı bir yıl giyerdim. Sonra ancak altı ay giyebildim. Satıcılarda ahlak kalmamış ise ben ne yapayım... Bunun üzerine; Anne ile oğul, her zaman ayakkabı aldıkları satıcıya gitmişler... Neden çürük ayakkabı yaptığını sormuşlar... Satıcı, - Bunun suçu benim değil, demiş. Ayakkabıların çürüklüğünden şikâyetçi olan bir siz değilsiniz. Ama ne yapayım ki, şimdi zaman değişti. Kunduracılar, hep böyle çürük kundura yapıyorlar. Kunduraların çürüklüğünden o denli çok yakınmış ki, satıcı da, kunduracıya gidip, neden sağlam kundura yapmadığını sormuş... Kunduracı, - Bunda benim suçum yok, demiş... İnsanlarda ahlak kalmadı...Şimdiki köseleler, deriler çürük dayanıksız... Kunduracı sinir içinde, deri kösele aldığı tüccara gitmiş... Neden dayanıksız, çürük deriler, köseleler sattığını sormuş. Derici, - Benim hiç suçum yok, demiş... Ben dayanıksız deri, kösele satıp da, alıcılarımı kaçırmak ister miyim? Ama zaman değişti kardeşim...İnsanlar namussuz, ahlaksız... Kaç deri fabrikası değiştirdim. Hepsi de kötü, dayanıksız deri yapıyor. Derici de alışveriş ettiği fabrikanın sahibine gitmiş. - Sizin çürük derileriniz, köseleleriniz yüzünden ben utanılacak duruma düşüyorum Fabrikanın sahibi de, - Ne desen doğru, kardeşim, demiş. Ama benim hiç suçum yok Şimdi insanlarda hiç ahlak kalmamış... Hem eskisinden pahalı, hem de çürük deri satıyorlar demiş Demiş ama; Fabrikanın sahibi de kendisine ham deri satan tüccara, gelen şikâyetleri anlatmış. Tüccar, - Çok doğru, demiş...Fakat; Biz bu derileri mezbahaya kasaplık hayvan getiren sürü sahiplerinden alıyoruz. Eskiden, insanların ahlakı gibi, aldığımız deriler de sağlamdı. Deri tüccarı da, kendisine öküz derileri satan sürü sahibine çıkmış. Sürü sahibi, - Bunda benim suçum yok, demiş... Şimdi zaman değişti. Yalnız insanların ahlakı değil, öküzlerin derisi de bozuldu... Ben size kendi derimi satsam, neden çürük deri satıyorsun diye bana kızmaya hakkınız var. Ama ben size kendi derimi değil, öküzün derisini satıyorum. İnanır mısınız, öküzlerde bile namus kalmadı. Suç benim değil, öküzün!.. Sürü sahibi, sürekli şikâyetler karşısında, mezbahaya götüreceği öküzlerden birini yakalamış... Ona şöyle söylemiş: - Beni tüccara karşı utandırmaktan hiç sıkılmıyor musun? Senin yüzünden bana çıkışıyorlar. Siz öküz milletinin derileri eskiden daha sağlam olurdu. Şimdi deriniz bile bozuldu. Öküz, boynunu bükmüş, şöyle söylemiş: - Bunda biz öküzlerin en küçük suçumuz yok. Ama ne yapayım ki zaman değişti şimdi. Bizim derilerimiz, babalarımızın derileri gibi sağlam, dayanıklı olmuyor...Önüme arpa diye koydukları şeyin yarısı toprak, kum Saman diye çürümüş ot veriyorlar. Hem de eskiden verdiklerinin yansı kadar bile değil Bu kadar yemle işte bu kadar deri olur... Öküz, derisinin aşağılanmasından çok üzülmüş. O üzüntüyle, sahibine gitmiş: - Neden bana iyi bakmıyorsun? Demiş, hem az, hem de karışık, bozuk yem veriyorsun. Kemiklerim irileşmiyor, derim kalınlaşmıyor. Senin yüzünden suçu öküzlere yüklüyorlar. Öküzün sahibi şöyle demiş: - Doğru söylüyorsun ama suç benim değil... İnsanlarda ahlak kalmadı...Biliyorsun, benim küçük tarlamdan çıkan arpayla saman hayvanlarıma yetmiyor. Ben de gidip, arpa, saman tüccarından sizin için saman, arpa alıyorum...Arpa tüccarı da, hem fiyatları artırdı, hem de karışık, katkılı mal satıyor. Ben de sana eskisi kadar bol ve iyi yem veremiyorum. Adam, Öküzün sözlerine öylesine alınmıştı ki, hemen arpa tüccarına gitmiş. Neden hayvan yemlerini karışık, bozuk, pahalı sattığını sormuş. Tüccar; - Çok doğru söylüyorsun, demiş. Ama benim bunda hiç suçum yok. Eskiden oğluma aldığım bir ayakkabı bir yıl giderdi. Şimdikiler iki ay zor dayanıyor. Hem daha pahalı, hem de çürük Yalnız ayakkabı mı?.. Elbise de, giyecek de, yiyecek de, her şey buna göre Çoluk çocuğumun geçimini sağlayabilmek için, başkaları bana ne yapıyorsa, ben de onlara öyle yapmak zorunda kalıyorum. Ama bunu istemeden yaptığıma inan Benim hiçbir suçum yok... Arpa Tüccarı, o kızgınlıkla kunduracıya gitmiş... Kunduracı, fabrikaya, fabrikanın sahibi ham dericiye, ham derici sürü sahibine, sürü sahibi Öküze, Öküz kendi sahibine, Öküzün sahibi arpa tüccarına gitmiş... Tıpkı bugün olduğu gibi; Herkes diğerinde suçu aramış... Ve herkes bir diğerine; "Şimdi zaman değişti... İnsanlarda namus, ahlak diye bir şey kalmadı "demiş!..