Bu yazı ürün yerleştirme içermemektedir. Reklam kokan hareketler ise hiç değildir. Hayatımda da bu ve buna benzer yazıyı kaleme almadım. Ama bu kez durum farklı. İçimdeki aidiyet duygusu, şoveniz ruh emrettiğinden, oturup yazdım.
Sizlerin de bildiği gibi spor malzemeleri endüstrisi dünyanın işlem hacmi çok yüksek iş kolu. Büyük markalar, ucuz işçilik pazarında ürettiği malları hemen her ülkede yüksek etiketlerle satışa sunuyor. Elde ettikleri bol sıfırlı rakamlar inanılmaz boyutlarda. Tüketici markanın logosunu hafızasına kaydettiğinden bir malı tercih ederken zorlanmıyor, alıp kasaya yönleniyor.
Almanya Adidas ile Amerika Reebok, Nike, İtalya Makron, Diadora ile pazarın liderliğini yapıyorlar. New Balans, Puma, Hummel, The North Face bilindik markalar. Spor kulüpleri ihtiyaçlarını bu firmalar üzerinden gerçekleştiriyor.
Bazı markalar işçilik, maliyet giderlerini azaltabilmek adına Türkiye’yi de tercih ediyorlar. Adidas’ın Adana’ da, birkaç ürünün daha İstanbul’da üretildiğini biliyoruz. Peki, Diadora ve Puma’nın Samsun’da yapıldığını bilen, duyan kaç kişi var?
Çok uzun değil, birkaç yıl önce genç, dinamik, akıllı bir beden eğitim öğretmeni kendisine olan özgüvenini ortaya koyarak yola çıktı ve bu sektörün içine daldı. Küçük bir atölye, sonrasında büyük bir iş yeri, daha sonrasında da çok daha büyük bir işyeri. Çalışan sayısı, işlem hacmi ile paralel büyüdükçe büyüdü. Artık 5 katlı bilmem ne kadar metre kareli mekana sığamıyor. Talepler tüm yurda yayılınca, birkaç ilde tanıtım mağazaları açıldı. Kısa sürede de yurt dışı pazarına girdi. İngiltere, İtalya, Almanya başta olmak üzere, Güney Amerika, Orta doğu, Asya, Avrupa’ya mal yetiştirmeye çalışıyor. Kısacası yüce Allah’ın “yürü ya kulum” dediklerinden biri oldu.
Fazlıhan Carus’u tanıma şansını bulanlardanım. İyi bir Samsunlu, çok has da Samsunsporludur. Geçmiş dönemlerde kulübe yaptığı, maddi manevi destekleri de çok iyi bilirim. Bazı kendini kurnaz zanneden çakal yöneticilerin kendisini kullandığını bile bile, içinde sönmek bilmeyen Samsunspor aşkının hatırına daima susmaya tercih etmiştir. Samsunspor’a hem mal verip, hem de ihtiyaca binaen para verip geriye alırken de türlü mağduriyetler yaşayan bir tüccardır(!)
Liverpool takımı son Şampiyon Kulüpler Kupası’nı müzesine götürürken üzerinde Metsspor tezgahlarında üretilen forma vardı. Venezuella milli takımı da onun formasını giyiyor. Süper Lige yükselen Giresunspor, Adana Demirspor’un da tercihi Samsun’da üretimi yapılan formalar oldu. Türkiye deki tüm liglerdeki kulüplere malzeme üretiyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Kısacası bu forma takımın gücüne güç katıyor gibi. Peki, gelinen noktada şu soruyu sormanın zamanıdır diye düşünüyorum. Samsunspor neden yüzde yüz yerli ve milli bu firma ile çalışmıyor, sırtına bu formayı giymiyor?
Türkiye ve dünyada yüzlerce kulüp tercihini Samsun’un ürününden yana yaparken, Samsunspor’un ilgisiz kalmasını anlamak mümkün değil. Kulübün en zor, sıkıntılı dönemlerinde her zaman yanında olan bir firmaya, şimdilerde sırt çevirmek pek de adil bir durum değil.
Ahde vefa ise hiç değil.
Samsunun kendi evlatlarının böyle güzel işer yapması ve Başar göstermesi Samsunlu ve Samsunsporlu olarak çok gurur duyulacak bir Başar bende gurur duydum. İlk kez duyuyorum. Antalyadan selamlar.