Keçiörengücü karşısında alınan galibiyet pek çok iyi şeyin başlangıcı sayılabilir ama asla bir son olmamalı.
Uzun lig maratonunda gidiş ve dönüşleri olabilecek, son düdük çalınıncaya kadar skorun netleşmeyeceği pek çok maçın şahitleri arasında yer alabiliriz.
Elde daha iyisi varken onlardan yararlanamamak Samsunspor’un sanki kaderi olmuş.
Nurullah hariç, 7 maçın 7’sinde de yer alan tek bir futbolcu olmaması kaderin acı bir cilvesi...
Bu talihsizlik daha kaç hafta sürecek?
Sorunun cevabı ne kadar üzücüdür bilinmiyor.
Zira yanıtı verebilecek kişi de korona virüs illetine yakalanmış durumda…
Kendisine hayrı olamayanın başkasına yardımı söz konusu olabilir mi?
Ama ne gariptir ki bu mikrop meslek grubu ayrımı yapmıyor, herkese eşit davranıyor.
Şifalar diliyoruz herkese…
Haftalardır kazandığı maçlarda bile aklımıza bin bir soru takan Samsunspor, bir maçın tamamında olmasa da üçte birinde sergilediği futbol ile gönüllere su serpti.
Hem de bolca eksik oyuncusuna rağmen…
Bir makine onlarca farklı parçadan oluşur.
Start aldığında ise tüm parçalar sistematik olarak, kendilerinden beklenen görevi yerine getirir.
Yoksa arızaya geçer, verim alamazsınız.
Takım sporlarında tek vücut olmak çok önemli.
Bireysel yeteneklerinizi diğer arkadaşlarınızla bütünleştirmek zorundasınız ki olumlu sonuca ulaşabilesiniz.
Kolej takımı deyimi de buradan gelir.
Samsunspor’un bu noktaya gelmesi için zamana ihtiyacı var.
Sakatlık ve cezalı olmadan ideal kadroya sahip olmak her teknik adamın birinci hayalidir.
Yeni sezonda Ertuğrul Sağlam bu şansa şu ana kadar sahip olamadı.
Olacaktır elbet…
Korona illeti alınan tedbirleri kat kat artırarak tesislerden def edilmeli.
Burada futbolculara da büyük iş düşüyor.
Oturup kalkmalarına, gittikleri yerleri iyi seçmelerine, en önemlisi hijyen kurallarına daha fazla dikkat etmelidirler.
Elbet bu günler de geçecek…
Cem Karaca’nın bir şarkısında söylediği gibi;
Sakın ha sakın “Geçer ama birader deler de geçer” olmasın…