Oradan bakınca salak gibi mi görünüyoruz?
Tribüne oturttuğunuz istatistikçiler maç sonu yanınıza gelip, “hocam veriler bizim lehimize, neler yapmışız neler…” deyip sizi bilgilendiriyor değil mi?
Siz de basın toplantısında bunları söylüyorsunuz.
Övünüyorsunuz…
Tarihçiler kazananı yazar gerçeğini görmüyorsunuz.
Sonuçta maçı kaybettiğinizi er geç siz de kabul ediyorsunuz.
Yemişim verileri, merileri…
Bilmez misiniz ki istatistik yanlış rakamların toplanmasıdır.
Rahmetli Hasbi Menteşoğlu’nun dediği gibi, “Topu dekmükleyin, kaleden içeri ittirin, goyun cebinize paraları…”
Olay budur, gerisi fasa fiso…
Taraftara acımıyorsanız, başkana acıyın…
Deli ettiniz adamı!
Ne günahı var?
Ne istediniz de yapmadı.
Camiaya yıkım yaşatıyorsunuz…
Buna hakkınız var mı?
Alınan oyuncuların kalitesine, oynadığınız futbola bir bakın…
Biz görüyoruz gerçekleri de sizler görmüyorsunuz
Sonra da çıkmışsınız ortaya, pişin pişkin maç verilerinin lehinize olduğunuzu söylüyorsunuz.
Bize ne, skorboarda bakarız.
Hangi rakam yazıyor diye…
Sonra çıkar 2004’lü, 18 yaşındaki bir çocuk tüm rakamlarını çöpe atar.
Öyle bir kalabalık ekibin var ki neredeyse her futbolcuya bir antrenör düşüyor.
Yıllardır bu camianın içindeyim.
Hatta derinliklerindeyim…
Böylesine kalabalık teknik heyet görmedim.
Yanlış anlaşılmasın karşı değilim de sonuç yok, icraat yok; üzüntüm, kaygım bunadır.
Kimsenin ekmeğiyle, geleceğiyle oynamak istemem…
Madem devam ediyorsunuz, o hal de lütfen şapkanızı önünüze koyup durumunuzu yeniden gözden geçirin.
Ortada ki yanlışı görün.
Kaybedebilirsiniz ama oynayarak, mücadele ederek kaybedin
Buna kimsenin lafı olmaz.
Artık krediniz kalmadı, meteliksizsiniz haberiniz olsun…