Bazıları kazanırken kaybeder...
Bir yere gelmek için her yol mubahtır anlayışında olanlardır bunlar. Kalp kırarlar, yalan söylerler, çirkefleşirler, çamur atarlar, algı operasyonu yaparlar. Bunların gözü sadece kazanmaya odaklanmıştır. Başka hiçbir şeyi görmezler. Dün de görmemişlerdir. Bugün de görmüyorlar. Yarın da görmeyecekler.
Zira bunların birilerini görme, duyma, anlama gibi dertleri yoktur. Bunlar sadece görülmek isterler. Görünmek isterler. Yola çıktıklarını yolda bulduklarıyla bir anda değiştirirler.
Göz kırpmadan yaparlar bunu. Sonra yolda bulduklarını da başkalarıyla değiştirirler. Bunlar; köprüyü geçene kadar, kendini taşıtana kadar değer verirler insana. Öküz öldü mü ortaklığı hemen bozarlar. Bunlar günü kurtarmaya çalışan sanatçılar gibidirler. Sanatkâr ise işini bihakkın ifa eder. Geleceğini de düşünür. Gerçekten bir sanat icra eder. Sanatkâr kazanırken kaybetmez.
Basit düşünen, adaletten ve Hak'tan uzak kalarak iş yapan, yola çıkan, ileriyi göremeyen, yarının planlamasını yapamayan, uçmak için rüzgârlara karşı kanatlarını güçlendirmeyenler...
Uzatabilirim misalleri. Kazanmak için yaptıkları her hamlede başarısız olurlar. Rol yaptıklarını herkes anlar. Sadece bir yer işgal eder bunlar. Bir koltuk, bir makam...
Asla kazanamazlar. Zira kazanmak dar kapsamda değerlendirilecek bir olgu değildir. Pastadan bir pay alma yarışı değildir, post kavgası hiç değildir.
Bazıları kaybederken kazanır. Bir yarışta kaybederler. Ancak bu mağlubiyet onlara pek çok kazanımlar sağlar. Galiptir bu yolda mağlup sınıfına girerler bunlar. Girdikleri yarıştaki amaçları hizmet, fayda sağlamak, dava bilincidir bunların. O yüzden bunlar hiçbir zaman kaybetmezler. Bunlara insan imrenir.
Her -dünya gözüyle- mağlubiyeti olgunlukla karşılarlar. Her şerde bir hayır olduğunu bilirler, öyle de davranırlar. Bunlar her hâl ve kârda kazanırlar.
Bir de kazanırken kazananlar vardır. Bunlar hem dünyayı, hem ukbayı düşünür ve kazanır. Bu insan topluluğu içerisinde olmayı arzulamalı, talep etmeliyiz. Bunların durumu kadayıfın kaymaklısı gibidir. Kazanırken kazanmak çok da zordur.
Bu yolda -başarıya ulaşılan yolda- taş vardır, diken vardır, taklacı güvercinlerle mücadele vardır, anlatma, ikna etme vardır. Tırnak arasında yedi kocalı Hürmüzler vardır. Vardır da vardır. Zaten tarlada iz bırakmayan harmana talip olabilir mi? Zahmetsiz rahmete ulaşıldığı görülmüş müdür? Emek vermeden yemeye oturulur mu? Bizler işin zorunu, hayırlısını, çalışarak kazanılanı ve kazandıranı, faydalı olanı istemeliyiz, istiyoruz da.
Allah'tan duamız şudur ki: Kazanırken kazananlardan olalım. Allah sonumuzu hayırlı eylesin. Yorum, katkı ve eleştirilerinizi bekliyorum.