Bu kentte de memlekette de hayata bakışta herkes kolaycılığı benimsedi.
Birilerin bizim yerine düşünmesine müsaade etmek gibi bir tembellik sardı bedenimizi...
Bunları dinleyen çoğunluklar da gerisini berisini düşünmeden, ‘Hee, doğru diyor’ desin.
Toplum hayatındaki değişiklikler yaşam sürecinde tespit edilen sorunların gün ışığına çıkması ile gündeme gelir.
Ama bunlar, kişisel taleplerin doğurdukları değil toplum katmanlarının ihtiyaçları olarak algılanmalıdır.
Ve de hakikaten toplumu oluşturan bizler var olan şeylerle artık hayatımızı idame ettiremediğimiz, bir sonuç alamadığımız fikrine sahip olduğumuzda böyle bir ihtiyacı dile getiririz.
Oysa toplum katmanlarının hiçbirinden bu anlamda yapılmış ve seslendirilmiş bir talep yoktur.
Zaten sorsanız eksik olanın ne olacağını söyleyecek birini de bulamazsınız.
Birçok televizyon programında halkın arasında mikrofon dolaştıran yapımcıların sorulan sorular karşısında aldıkları cevapları hatırlayın.
Suriye’yi, kuzey komşumuz olarak söyleyen mi ararsınız…
Ülkemizin başkentini dahi bilmeyen mi?
Eski devlet büyüklerimizin varlıklarından dahi haberdar olmayan mı?
Cehaletimizi ortada olunca, bu halk için birileri karşımıza geçiyor; ‘Bir şeyler bize yetmiyor’ diyor.
Birileri de çıkıp;
‘Yahu elimizde var olanı yeterince uyguluyor muyuz’ demiyor.
Küçük bir misal vereyim sizlere…
Yol boyunca park yasağı olan bir cadde var kentimizde.
Park ederse ne yapılır?
Yasa uygulanır, ceza tatbik edilir.
Şimdi siz elinizdeki yasayı uygulamazsanız bunun müsebbibi mevcut yasa mı olur?
İddia ediyorum bu ülkede her konuda bizi yönetmeye yetecek yasa var.
Asıl sorun uygulayıcılarda...
Çünkü uygulamıyorlar.
Çünkü umursamıyorlar.
Bu halkın ihtiyacı varsa…
Bu halk bazı şeyler değişsin istiyorsa, bunu bir şekilde dile getirir.
Ama o zamana kadar yapılması gereken mevcudu eksiksiz uygulamak ve yine mevcutlarla bu halkın refahı için çalışmaktır.
Yoksa halkın talebi ve ihtiyacı olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek, bu fikri hem de inanmadan savunmak sorumlulukla bağdaşacak şey değildir.
Temel ülkümüz, şehit kanlarının üzerine kurulmuş bu devletin bekası için düşünmek, çalışmak, üretmek ve bizden sonraki nesillere müreffeh bir gelecek bırakmaktır.
Yani hepimiz, doğar, yaşar ve ölürüz.
Baki olan devlettir.