Çok genç sayılmazdı aslında…
O yaşına rağmen geride bıraktığı yılları dolu dolu yaşayan ve toplum içinde sivrilmeyi başarmış biriydi.
Kişilik özelliklerinin yanına kattığı yakışıklılığı onu karşıt cinsler arasında beğenilen, aranılan yapmıştı.
Sevgi doluydu aslına hayata karşı.
Sevgisini karşısındakine geçirmeyi de başarmıştı her seferinde.
Belli bir amacı yoktu ama beraberliklerinde…
Sadece günü düşünerek yaşıyor ve geleceğe dair hiçbir plan yapmıyordu.
Keyifliydi bir erkek için yaşadıkları ama kendinle yalnız kaldığında da, bu gidişatın iyi olmadığını görebiliyordu.
Kaç kız, kaç kadın girmişti hayatına, kim bilir.
Bunun hesabı da yapılmazdı zaten!
Ama biliyordu ki gizli gizli, “Ben seni çok sevdim” diyebileceği birini aramıştı aslında her seferinde.
Elini tuttuğunda sıcaklığını, tüm vücudun da hissedebileceği...
Gözlerine baktığında, o gözlerin derinliklerinde, iliklerine kadar eriyebileceği biri.
İşte, işte böyle biriydi, yaşadığı onlarca ilişkinin gizeminde aradığı.
Bir gün, güzel bir tesadüf onu çıkardı karşısına…
Hayatın tüm kirliliklerinden o güne kadar korunabilmiş masum, saf, temiz bir güzel.
Hani tüm aşk romanlarında derler ya, “Bir ceylan gibi etrafına ürkek, ürkek bakan”, o güzel.
İşte onu görmüştü, yıllarca aradığı O’nu…
Ne yapıp, edip tanıştı.
Ve ondan sonra her şey inanılmaz bir hızla gelişti.
Evlendiler…
Ve gelecekte mutluluk adına aklında kalabilecek belki de tek şey olacak, o ilk sabah!
Anılarını şu sözlerle canlandırıyor artık bugün;
Gözünü açtığında, beyaz geceliğinin içinde bir periyle uyanmıştı sanki…
O bir kadın değil, güzelliğin masumiyet ifadesiydi de aynı zamanda…
Dakikalarca o güzel yüzü seyretti…
Beyninin, zihninin derinliklerine kazıdı…
Sanki yıllar sonra hafızasında kendisini mutlu edecek ve mutluluk adına hatırlayabileceği tek görüntünün, o sabah seyrettiği bu güzel ve masum yüzün olacağını hissetmişti.
Yıllar acımasızdır.
Çok şeyler alır, götürür insandan.
Mutlulukları, sevgileri…
Hatta yaşama isteğini…
Hepimizin hayatına konu olabilecek bu tür yaşanmışlıklar vardır.
Bazen, çok sevdiğiniz bile uzak düşer size…
‘Mutluluk’ diye adlandırdığınız her şey mazi için hatırlanacak hikayelere,
Sizde de hep o sevgiyi, o mutluluğu tekrar yaşayabileceğiniz özlemlere dönüşür.
Hep, o yaraların bir gün sarılacağını.
Hep, yine bir gün karşınıza bugünkü karanlıkları aydınlıklara dönüştürecek birinin çıkacağını hayal ederek yaşamayı sürdürür, sürdürürsünüz.
Ama hayat adına bir gerçek daha vardır ki;
Siz, o güne kadar acılardan sevgi ve mutluluk çıkarmayı çoktan öğrenmişsinizdir!