ASLINDA tekil ve kendime sorduğum bir soru ama hani belki ucundan tutan olur, bir başkası da kendisi katkı vermeyi düşünür diye böyle yazdım.
Kendi hayatımda hep bu ülke için,
Bu kent için,
Bu dünyayı beraber paylaştığım ve aralarında yaşadığım insanlar için neler yapabilirim diye düşünürüm.
Öyle sıradan şeyler çok ilgimi çekmez.
Yapacağınız,
Düşüneceğiniz,
Tasarlayacağınız şey;
Toplumu ilgilendirmeli.
Çoğunluğa hitap etmeli.
Milletin bir yarasını sarmalı.
Yoksa öyle sıradan ve günlük gelişen olaylar hakkında yazılmış yüzlerce yazım var.
Bu yaştan sonra talip olmayı düşündüğüm herhangi bir hedef olmayacağı için paylaşacaklarımın samimiyetle mütalaa edileceği düşüncesindeyim.
İşte bu düşüncelerle uyanırım her güne...
Ne yapabilirim?
Hangi konuda üretebilirim?
Sadece yapmanın, düşünmenin, üretmenin yeterli olamayacağını bildiğim için kendimle sınırlı kalmam.
Ucundan, berisinden yakaladığım başkalarına ait fikir ve düşüncelerinde peşinden gitmekten asla beis duymam!
Birisi sizin düşünemediğinizi düşünmüşse.
Bu konuda ihtisas sahibi ve konun akademisyeni ise.
Geçmişe dair ürettikleri ve icraatları sadece ülke sathında değil evrensel dünyaya hitap etmişse.
İşte ben o düşüncenin esiri olurum.
Peşinden giderim.
Destekçisi olurum.
Duymamış, okumamış bir kişiye dahi ulaşmayı kendime hedef olarak koyarım.
Dün böyle birini dinlemek ve izlemek fırsatı buldum.
Bu ülkenin,
Bu ülkenin çocuklarının,
Geleceği emanet edeceğimiz gençliğin,
Dolayısıyla ülkemizin geleceğinin teminat altına alınmasının yolunu bulmuş ve karnesi takdirlerle dolu bir akademisyenin peşinden gitmeye ve yolunu bir mum ışığı ilaveyle bile olsa aydınlatmaya devam etmeye karar verdim.
Konu uzun.
Konu derin.
Aynen sahibi gibi ulvi düşüncelerle dolu.
Ama bir kez daha dinlemek.
Söylediklerini sizlerle paylaşabilecek bir deşifre süresine ihtiyacım var.
O nedenle, pazartesi günü belki bir, belki iki, belki daha fazla paylaşımla sizlerin ufkuna sunmak istiyorum.
Görüşmek ümidiyle.