ÜLKEMİZİN geleceğinin teminat altına alınmasının yolunu bulmuş ve karnesi takdirlerle dolu bir akademisyenin peşinden gitmeye ve yolunu bir mum ışığı ilaveyle bile olsa aydınlatmaya devam etmeye karar verdiğimi yazmıştım hafta sonu.
Konu uzun.
Konu derin.
Ve her türlü sadece ‘Ben bilirim’ egosundan uzak.
Televizyonda dinleme fırsatı buldum.
Kendisi ve fikirleri yabancı değildi.
Bir Akademisyen olarak kendisini dünyaya kabul ettirmiş ve literatürlere girmiş biri.
Bu sıkıntıya atılması için kendisini zorlayan yok.
Ama binlerce kilometre uzakta kazandığı itibar ve ödülleri bir kenara bırakıp, egosuna teslim olmadan ülkesine,
Çocuklara, gençlere, yetişkinlere sağlıklı ve kalıcı bir geleceğin yolunu açabilmek için kalkmış ülkesine gelmiş.
Prof. Dr. Selçuk Şirin.
Türk eğitimci ve akademisyen.
İstatistik ve davranış bilimi alanında uzmanı.
Kalkınma ve eğitim ilişkisi alanındaki çalışmaları ile tanınıyor.
New York Üniversitesi Kültür ve İnsan Gelişimi Fakültesi Uygulamalı Psikoloji bölümünde öğretim üyesi.
Bir düsturu var tüm dünya düşünürleri tarafından kabul edilen ve benimsenen.
“Yaparak, yaşayarak öğren.”
1940’ların Türkiye’sinde Köy Enstitüleri vasıtasıyla yapabiliyorduk.
Ama enstitüler kapatılınca onların yarattığı boşluğu bugüne kadar kapatamadı ülkemiz diyor Şirin.
Gündeme sunduğu projeler için herhangi bir ücret talep etmiyor.
Maddi olarak her şeyim var diyor.
Önemli olan bugünkü gençlik.
Bakın diyor, Fen-Matematik sınavlarında ileri derecede soruları çözen ve başarılı olan öğrenci sayısı yüzde 1 bile değil.
Bu halimizle dünya ile rekabet edemeyiz.
Dünya ile rekabet edebilmemiz için çocuklarımızı bilimle tanıştırmamız lazım..
Bunları söylerken bir Türkiye gerçeğini de yadsımak lazım.
Ülkemizin Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olmasıyla öğünüyorduk.
Ama bugün hakikat böyle değil.
Cumhurbaşkanının her aileye 2-3 çocuk yapmalarını öğütlemesi bozulan ekonomik dengeler nedeniyle prim yapmadı.
Hatta ters tepti.
Çocuklara arzuladıkları bir geleceği hazırlayamama endişesi, bu telkinin aileler arasında kabul görmemesine neden oldu.
Doğurganlık azaldı.
Dolayısıyla Türkiye yakın gelecekte bir yaşlılar ülkesi olacak.
Çünkü bugün itibariye genç nüfus, toplam nüfusumuzun ancak yüzde 20’si.
Her geçen günde bu sayı daha da azalmaya yönelik seyrediyor.
Ama hala yapabileceğimiz şeyler var.
Bu konuda üzerlerine görev düşen kişi ve kurumlar var.
Bunlar Prof. Dr. Selçuk Şirin’in konuya girerken ilk paylaşmak istediği tespitleri.
Diğerlerini ve önerilerini de gün, gün sırasıyla sizlerle paylaşacağım.