İstanbul gezimiz için kalkan otobüsün geleceği yere doğru gittim. Denilene göre 17.30'da oradan kalkacaktık ama saat 18.00'e sarktı. Giderken yanımda arkadaşlarım olduğu için çok sıkılmadım ama yol boyunca sadece 15-20 dakika arası uyuyabildim. Uyuyamamamın sebebi ise arkada sesli bir şekilde oyun oynayan gruptu. Böyle kalabalık yolculuklarda uyumak bir hayli zor oluyor.
Ayasofya Camisi'ne vardığımızda uykusuzluğum etkisini belli etmemişti. Çünkü Ayasofya'nın o ihtişamlı yapısına büyülenmiştim resmen. Ayasofya güneşin doğuşu ile beraber çok güzel gözüküyordu. Ben daha önce de Ayasofya'ya gelmiştik hem de birçok kez orada sabah namazını kılmıştık.
İstanbul'da ikamet eden abimle orada buluştuk. Ardından kahvaltı saatini bekledik. Bize kahvaltı vereceklerini söylemişlerdi ama ne yazık ki kahvaltı vermediler. Biz de o yüzden kendi imkanlarımızla birer simit aldık. Ağabeyim ve arkadaşlarımla beraber etrafı gezdik. Ağabeyim bize rehber oldu, vakit gayet eğlenceli geçiyordu.
Ayasofya'dan sonra yakınında bulunan Topkapı Sarayı'na gittik orası gerçekten çok önemli bir yermiş, oradaki boğaz manzarasını daha önce hiçbir yerde görmedim. Gerçekten muhteşemdi. Maalesef sarayın içindeki odaların hepsine girebilecek kadar vaktimiz yoktu. Bence Topkapı Sarayı'nı tamamen gezmek için en az 4-5 saat orada kalmak gerekiyor. Biz olabildiğince hızlı bir şekilde girebildiğimiz yere kadar girdik.
Sakal-ı Şerif, Kaşıkçı Elması vb. bir sürü şey gördük ama bir sıkıntı vardı. Bizim olduğumuz otobüs sahile gitmiş. Biz de bunu diğer hocaya söyledik, hocamız bize kalın ve burayı gezin dedi. Biz orada gezerken diğer hocalar gitmiş. Onları aradık ve sahilde olduklarını söylediler, biraz uzun sürse de en sonunda onları bulduk ve otobüslerimize bindik.
Ama sıkıntılar bitmiyordu ki iki saat boyunca da 3 tane çocuğu bekledik onlar da kaybolmuşlar. Biz onları beklerken hem karnımız açtı hem de hava çok sıcaktı en azından dışarı çıkabiliyorduk. Bir de otobüste yemek yemek yasaktı, ben kendim paketli gıda getirmiştim otobüse ama onları yememe izin verilmedi. Yemek yemenin yasak olmasının sebebi ise bir önceki gece oyun oynayan grubun yemeklerini hep yere dökmeleriydi.
İki saatin sonunda otobüs kalktı ve Sinan Erdem Spor Salonu’na gittik. Orada bizi diğer arkadaşlarımız bekliyordu, bizim karnımız hâlâ açtı ve yemek hâlâ verilmemişti. Bize açlığımızı unutturan çok güzel konserler, Kur'an-ı Kerim Tilaveti ve şiirler okundu.
Ardından Recep Tayyip Erdoğan geldi. Recep Tayyip Erdoğan gelince biz spor salonundan çıktık. Yemek aradık ve yine bulamadık. Artık otobüsümüzü aramaya başladık. Arkadaşımın babası da farklı bir otobüste görevliydi bize sağ olsun sandviç verdi. Biz de onu yedik karnımızın açlığını bastırdı. Otobüsün geleceği yere gittik. Orada beklerken başka bir arkadaşımız otobüse bineceğimiz yeri bulamamış, kaybolmuş. Onu aramaya spor salonunun olduğu yere geri döndük. Arkadaşı bulmamız biraz uzun sürdü. Çünkü o bölge çok kalabalıktı.
Geri döndüğümüzde otobüse resmen ucu ucuna yetişmiştik. Dönüş yolculuğu için otobüse bindikten sonra bluetooth kulaklığımı açtım ama teki yoktu, kaybolmuştu. Gerçekten çok üzülmüştüm. O yüzden yolculuk boyunca midem bulandı. Geri dönüş yolunda ise çoğunlukla uyumuşum. Sizlere geziyi artıları ve eksileri ile anlattım umarım size faydalı olmuştur.
Samsun Anadolu İmam Hatip Lisesi olarak TÜGVA gençlik buluşması için İstanbul'a gittik. Okulumuz öğrencisi Talha Efe Ormancı yaptığımız seyahate dair izlenimlerini aktardı. Yalnız Talha'nın yaşadığı pek çok eksikliği bizim kafilemizle gelenlere yaşatmadık çok şükür.
Başka seyahatlerde buluşmak üzere. Allah'a emanet olunuz.
İsa hocam gezinin başından sonuna kadar gençler için bir facia olması bizleri üzmüştür.En azından bir gece konaklama yapılmalıydı.Aç kalınmakar işin cabası.çok kötü bir organizasyon.Ben çocuğumu bu şartlarda daha göndermem.
BİZİMLE GÖNDERSEYDİN BUNLARIN HİÇBİRİ OLMAYACAKTI. MİLLET SANKİ BEN GÖTÜRMÜŞÜM GİBİ ALGILAYABİLİR. BUNU DÜZELTELİM LÜTFEN YENİ YORUMLA. BENİM BAŞKANLIĞIMDAKİ ÖĞRENCİLERİM HİÇBİR SIKINTI YAŞAMAMIŞLARDIR. SELAMETLE BİZİ TAKİP EDERSENİZ YOLUNUZ AYDINLIĞA ÇIKAR...
Güzel bir yazı olmuş