Evimin tam önünde çöp konteyneri var. Sokak sakinleri olarak çöplerimizi içine atıyoruz. Artan yiyecekler, sayıları bolca olan kedi ve köpekler yesin diye kenara konuyor. Yanına da bir kap su. Bir nevi, insan-hayvan dayanışması. Bakışlarından bize teşekkür ettiklerini hissedebilirsiniz.
Eskimiş gözüyle bakılan ama hala kullanmaya değer giysiler, ayakkabılar da konteynerin bir başka tarafına poşetlenip bırakılıyor. İhtiyaç sahipleri içlerinden beğendiklerini seçip alıyorlar. Kullanmayacaklarını da bırakıyorlar. Bir nevi hayır hasenat işi…
Evimin arka sokağındaki belediyenin giysi dolaplarına da insanlarımız bir hayli ilgi gösteriyor. İçine atılanlar bir merkezde toplanıp ihtiyaç sahiplerine veriliyor. Bu anlatacağım bir hayli komik. Bir kez başıma geldi. Tam kapağı açmış elimdekileri içine atıyorken gelen sesle irkildim…
Küçük yaşlarda bir çocuk ile göz göze geldim. Ne yapıp edip kutunun içine girmiş, kendisine yarayacak giysi seçiyordu. Zor da olsa yardım edip çıkarmıştım ufaklığı. Üstelik akıl da verip yol göstermiş kutudan değil, dağıtım yerine gidip oradan istediğini, ihtiyacı olanı almasını tavsiye etmiştim.
Dikkatimi çeken, çektikçe de düşündüren, içimi garip duygularla dolduran konu ise çok farklı. Akülü ya da aküsüz, bisikletten, pazar arabasından bozma araçlarla çöplerden karton, plastik, demir kısacası para edecek ne varsa toplayan insanların sayısı gün geçtikçe artıyor.
Her ne kadar uyrukları yabancı olsa da bizim insanımızın varlıkları da bir hayli fazla. Taşı sıksa suyunu çıkaracak gencecik insanlar ekmeklerini çöplerden çıkarıyorlar. İşsizliğin ve de onun yarattığı çaresizliğin eseridir bu. Belki hiç dikkatinizi çekmiyordur. Bakıyor, görmüyorsunuzdur ama maalesef gerçek bu. Çöplerden rızık toplayanların sayısı küçümsenmeyecek kadar fazla.
Bir gün gelecek!
Çöp toplayıcılarına serbest olan çöp konteynırları numaralandırılıp belki de açık artırma yöntemiyle bir bedel karşılığı paylaştırılacak.
Bir gün gelecek!
Çöplerin gerçek sahipleri de, bundan faydalanma yolun gidip, hak iddia edip, “Gelirden biz de isteriz” deyiverecekler…
Eeee, ne de olsa çöp bile olsa malları değer görecek…
Bir gün gelecek!
Çöp toplayıcıları arasında konteynır kavgaları çıkacak!
“O senin, bu benim” diyecekler…
O gün gelir de bunları şaşarsak şaşırmayalım. Zira ekmek artık aslanın ağzında değil midesinde…
Her akşam düzenli olarak çöpleri toplayan belediye ekipleri ardından pis koku bırakarak diğer konteynıra doğru yol alıyorlar.
O kokuya, bizler üç, bilemediniz dört dakika dayanamayıp laf ediyoruz etmesine de, o kamyonun arkasında sağlı sollu duran iki elemanı hiç düşünmüyoruz…
Saatlerce ayakta, o kokuyu ciğerlerine çekerek işlerini yapmaya çalışıyorlar.
Onların halini bir düşünün, kendinizi o yere koyun bakalım…
Ekmek parası böyle kazanılıyor, öyle yan gelip yatmakla değil…