Dün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ydü.
Kadın ile erkek arasında bir eksiklik mevcut değildir. Hepimiz insan olmak hususunda birbirimize müsaviyiz.
Fakat yaradılış bakımından birbirimize eş değiliz.
Fizyoloji ve psikoloji cihetinden kadının tabiatı ayrıdır.
Kadın, aynen erkek gibi değildir. Fakat bu demek değildir ki kadın, erkekten üstündür.
Yahut erkek kadından değerlidir.
Kadınla erkek havadaki azot ve oksijen gibidir. Hava ne azot, ne de oksijenden ibarettir.
Bunların her ikisinin birleşmesi havayı teşkil etmektedir.
Burada, oksijen mi kıymetlidir, yoksa azot mu kıymetlidir diye düşünülemez. Yeryüzünde yaşayan her mahlûkun, nefes alması için oksijene de azota da ihtiyacı vardır.
Böylece ‘kadın-erkek’ diye bir ayrılık olmadığı gibi, insan olarak birbirimize müsavi olduğumuz ve birbirimizi tamamladığımız meydana çıkmaktadır.
Su ile ateşin hallerini bilirsiniz.
Gerçi su, ateş gibi heybetli bir varlığı söndürebilme kudretindedir.
Ancak aynı su bir kap içinde bulunursa ateş onu kaynatır, bir damlası kalmayıncaya kadar buhar haline getirip havaya karıştırır.
Kısaca kaplar dolusu suyu ortalıktan yok eder.
İşte erkekle kadın da böyle su ile ateşe benzerler. Görünüşte su gibi olan erkek, kadına hâkim bir durumda ise de işin iç yüzü böyle değildir.
Ateşin harareti gibi kadının sevgisi ve cazibesi de erkeği coşturup kaynatıp tüketmeye kadirdir.
Bu yüzdendir ki dünyada kadını arzu eden erkek, görünüşte ona hakim fakat hakikatte hem kadınına hem de yine dişi tabiatlı olan nefsine mağlup ve mahkûmdur.
Çünkü erkek hayatta olduğu müddetçe kadınsız olmaz ve olamaz.
Esasen bu vasıflar yalnız insanda vardır.
Çünkü akıl ve aşk insana mahsustur.
Hayvanda akıl yoktur.
Aşk ise tam değildir.
Türlü eksiklikler içindedir.
Akılda ve aşkta bu noksanlık yüzündendir ki çoğu hayvan dişisinin mağlûbu olmaz.
Bunun içindir ki Hazret-i Muhammed, kadınlar akıl ve gönül sahibi erkeklere hükmederler, buyurmuştur.
Hakikat de budur.
Akıllı ve ince ruhlu bir erkek kadınlara karşı daima anlayışlı ve şefkatli olur, onlara sertlikle muameleden çekinir, onları kırmak ve incitmek istemez.
Buna mukabil cahil ve akılsız erkeklerdir ki kadınları ezerler, onlara karşı sert ve kaba olurlar. Çünkü onların tabiatında hayvanlık üstün gelir.
Aşk ve ruh inceliği, insanlara mahsus sıfatlardır. Sertlik ve şehvet ise hayvanların sıfatıdır.
Bu demektir ki insanın sevdiği kadına karşı duyduğu aşk ve çekiliş beyhude değildir. Çünkü kadın Allah güzelliğinin yeryüzüne vurmuş bir nûrudur, sadece sevgili değildir.
Ve sevgili peygamberimizin ifadesiyle, ‘kadın erkeğin yarısıdır’ diyor Hz. Mevlana.