Yazının başlığı hocaya ithafen olsa da hocanın takıma artı eksi katkısının olduğunu söyleyemem şu an için görüntü itibarı ile.
Takımımızda bir ahenk sorunu oldu açıkça ortada.
Takım maç başladığı an itibarı ile hırs ve istekli tavır gösterecek diye beklerken, bambaşka bir tavır içinde görünüyor.
….mış gibi yapmak diye bir kavram vardır… Oynuyormuş gibi yapan topçularımızı herkes biliyor artık.
85 dakika oyunda varmış gibi bulun son 5 dakikada maç 2-0’ken agresifleş önüne gelene dal, neymiş efendim yenilgiyi kabullenemeyen futbolcu görüntüsü.
Isırsana ilk 20 dakika rakibini de adamların tersi dönsün.
Takımda 3 pası üst üste yapma sayısına bakın neredeyse yok gibi. Bir ara rakip 8 pası buldu eyvah dedim kendi kendime. Çünkü 5. pastan sonra kırılır direnç ve sonuç getirir bir şekilde.
Takımın içinde direnç kırılınca en son kaleci de çözülür ve Aykut da son fireyi verdi artık.
Sonra neredesin Nurullah?
Ne yapsın Aykut?
Naçizane fikrimdir ki bu takımın generali çok, takıma lejyoner lazım.
Kupa maçında gençler kendini ispatlamıştı ama komutanlar önde gitmeyi sevince böyle oldu tabi.
Bir çok yazı gördüm vurulacak olan NEŞTER’e dair. Neşter kullanan cerrahın eli iyi olmadıktan sonra operasyonun başarısı her zaman tartışılacaktır.
Aidiyet duygusunu taşımayan, birliktelik unsurundan uzak, biz değil ben olgusunu taşıyan, parayı önde tutup başarıya tok olan, geleceği değil sadece bugünü düşünen kim varsa acilen oradan uzaklaşmadıkça bize gülmek haram.
Mustafa AZTOPAL arkadaşım istifasını vererek ilk hamleyi başlatmış. Bana göre problem orada değildi. Onun istifasına gelene kadar çok dokunulacak nokta olduğunu düşünüyorum.
Çünkü biliyordum ki bulunduğu pozisyonda karar alma mekanizması başkasına ait olunca, karar başkasına, icraat kendisinde olunca diyeti de kendi ödedi durdu.
Şimdi bakalım aynı karar mekanizması icraatı kime yıkacak.
Sözün özünde bize yakın zaman da gülmek haram.
Ama hala kaçmış bir tren yok. Play off için çok üst bir Head Hunter’e ihtiyacımız var.