TUTANLARIN Allah oruçlarını ve niyetlerini kabul etsin.
Ramazan ayının oruç süresince tek bir hedefi vardı inananlar için;
Ramazan Bayramı…
10-15-25 derken arife gününe geldik.
Koştur, koştur herkes bayrama hazırlanmaya başladı.
Tuzu kuru olanları ayrı tutuyorum.
Çünkü onlar için bayram bahane, tatil şahaneydi!
Hepsi daha önce rezervasyonlarını yaptıkları tatil beldelerine uçtular.
Geriye kimler kaldı?
Orta direk mi?
Yok, yok onlar ekonomi tarihinden silineli çok zaman oldu.
O zaman?
Dar gelirliler,
İşçiler,
Memurlar,
Emekliler.
Hele emekliler;
Onlara 3 bin lira bayram ikramiyesi takdir edenler görevlerini ifa ettikleri düşüncesiyle vicdani huzurlarıyla(!) bayram keyfini yaşadılar.
Kent merkezleri bu saydıklarıma kaldı.
Kentin, hayatın çilesini yaşamaya devam ettiler.
Usulen bayram kahvaltısı,
Büyükleri, eş dostu ziyareti derken sıradan hayatlarına devam ettiler.
Ben bunları yazarken bir delikanlı konuşuyordu televizyonda;
‘ Antalya çok güzel.
Hele sahili yaşamaya doyamazsınız’ diyor.
Ege’de öyleymiş!
Unan adaları falan,
Bayram keyfi asıl oralarda yaşanıyormuş.
Hiç kimsenin gözü yok.
Millet huzurum olsun, tencerem kaynasın bana yeter, diyor.
Eh çoğunlukta burada zaten…
Evlerinde, sokaklarında bayramı yaşamaya çalıştılar.
Bir şeklide geçti yani bayram…
Ama asıl soru;
Mutlu muydular?
Sahi biz?
Halk olan biz.
Mutlu olduk mu?