Kimisi “dilde, fikirde, işte bir” diye Gaspıralı İsmail Bey başlatır, kimisi de Sultan Galiev’e atıf yapar “Türkçü, Turancı” görüşlerinden dolayı.
Bu hareket -kim nereden başlatırsa başlatsın- muhteşem fikir adamları, göz kırpmadan hayatlarını inandıkları ülküye feda edecek inanmışlar yetiştirmiş.
Yusuf Akçura fikir, siyaset ve eylem adamı. Aynı şekilde hem fikir adamı hem de Türkçü düşünür, yazar. Mehmet Emin Yurdakul, Hasan Ferit Cansever, Tevfik Noyan ve diğerleri.
Selanik’te Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ali Canip Yöntem Genç Kalemleri çıkartıyorlar. Ziya Gökalp çok genç yaşta vefat edecek ama Türk dünyasına çok kıymetli eser ve şiirler bırakacaktır. Bugün bizi biz yapan fikirler onun beyninden çıkıp yazı ve kitap olarak bizim yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
Ömer Seyfettin’in hikâyeleri hem tarihi bize taşıyacak hem dilin sadeleşmesine, Türkleşmesine katkılar verecektir.
Mehmet Akif Ersoylar, Yahya Kemal Beyatlılar, Faruk Nafiz Çamlıbeller, Kemalettin Kamular ve diğer şairler o günün Anadolu’sunu bugün taşıyan insanlardır.
Güftesi Faruk Nafiz Çamlıbel ile Behçet Kemal Çağlar tarafından yazılan bestesi Cemal Reşit Rey tarafından yapılan 10. Yıl Marşı hâlâ en beğenilen marşımızdır.
“Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;
On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,
Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk’üz Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi, T
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri.
…
Türk’üz bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;
Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”
!923-1933 arası Türk’ün hiç durmadığı bir zaman dilimidir. Bir örnek vermek gerekirse o örnek bu marşta var, hani şu “Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan” diyen cümle var ya, işte o cümle, boş bir övünme değil, gerçek hem de yüzde yüz bir gerçek.
Osmanlı demiryolu yapımına 1856’da başladı. Osmanlıda demiryolu yapımına başlandığında hatların %70’i Ankara Konya hattının batısında yer alıyordu. İmparatorluğun doğusunda sadece 678.6 kilometrelik bir hat vardı.
Batıdaki hatlar İngiliz sanayisine ham madde sağlamak için İzmir/Menderes ovasında yapılmış sadece iki hattı. Batının incirini, üzümünü, pamuğunu toplayıp İngiltere’ye götürüyor, işlendikten sonra da geri getiriyor bizim halkımıza satıyor, iki başlı kar ediyordu.
Suriye’deki hatlarda biri biriyle iltisaklı değildi, üç hat vardı, onları da Fransızlar yapmışlardı ve onlar işletirdi. Mezopotamya’nın ham maddesini işlemek amacıyla yapılmışlardı.
Ve Almanlar. Bağdat-Berlin hattı da onların sevdasıydı. Ama Bağdat’a (Basra Körfezine) inmelerini de İngilizler izin vermedi.
Ruslar da hatların Doğu’ya döşenmesine karşı çıktılar. (DEVAM EDECEK)