Yaşadığımız hayat boyunca bizi anlatan bir çizgimiz olmalı.
Yaşamı paylaştıklarımıza tanıtan…
Karakter ve yaşam biçimimizi zihinlere nakşeden.
Toplum içinde bizi biz yapan bir çizgi.
Olmazsa olmazlarımız.
Her türlü cefaya rağmen vazgeçmediklerimiz.
Karşılaştığımız bin bir surata rağmen kendimiz olmayı terk etmediğimiz anlar.
Öyle ki yıllar geçse de bizi topluma kabul ettiren ve hatırlatan vasıflarımız.
Bir anlamda şahsiyet tanımlamamız.
Görenin, duyanın; ‘İşte o’ diyebileceği her türlü hareket ve davranış silsilesi.
Bizi biz yapan değerler.
Yaşam felsefemiz…
Hayat hikayemiz...
Hepimiz için çok farklı elbette ama Can Yücel’in tarifinde ben hep kendimi bulurum.
Kendinize ait bir şeyler bulacağınız ümidiyle paylaşıyorum.
“Ne hesabını veremeyeceğim bir günüm oldu ne de vicdanımı lekeleyen bir geçmişim...
Ne hissettiysem onu söyledim, onu yaşadım...
Yaşadığım bir tek andan bile pişmanlık duymadım...
Asla keşkelerim olmadı...
Hiçbir zaman kendimle vicdan mahkemesi yapmak zorunda kalmadım...
Karşıma bazen gerçek yüzler, bazen sahteler çıktı ama olsun ben yine sadece hislerimle yaşadım.
Asla sevmediğim birine seni seviyorum demedim ya da asla birini severken karşılığını beklemedim...
Dostluğuma değer biçmedim, sevgime ise hiçbir zaman sınır çizmedim...
Sevdiysem sonuna kadar gittim.
Bitirdiysem öldürse de hasreti geriye dönmedim...
Bazen çok kırıldım.
Bazen belki de kırdım...
Ama hata insana mahsustur dedim.
Affettim, af diledim.
Kimileri birden fazla kırdılar kalbimi ama ben onları yinede affettim.
Onlar belki beni saflıkla yargıladılar belki de içten içe sinsice güldüler...
Ama asıl unuttukları şuydu...
Ben aldanmadım...
Aldanan her zaman kendileri oldular ama bunu anlayamadılar...
Bir insan kaybının ne olduğu bilemedikleri için...
Kaybetmek onlar için bir alışkanlık haline geldiği için...
Oysa ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde vazgeçmeyi bildim o kadar” diyor…
Tercihler hep sizi tanımlar.
Onlarla ya yücelir, kazanır.
Ya kaybolursunuz.
Kazananlardan olmanız dileğiyle.
İyi hafta sonları…