SEÇİM tünelde görününce kraliçenin aslanları da (!) harekete geçti.
Ben başka kentleri bilmem.
Hep kendi önüme bakarım.
Zira bilirim ki Samsun ne ise, Türkiye’de odur.
Peki, Samsun nedir?
‘Burada işler nasıl yürür?’ derseniz…
Bu kentte kendini ayrıcalıklı ilan etmiş insanlar var derim önce.
Ne zaman seçimin kokusu çıksa önce onlar gelir akla…
Çünkü analar başka bu işlere layık insanlar doğurmamıştır.
Bu hak, onların analarına verilmiştir.
Peki, nereden takıldın bu konuya diye sorarsanız…
Dün Atakum’da kendi dalında başarılı bir iş insanı kardeşimi ziyaret ettim bürosunda…
Hali, vakti yerinde, mesleğinde başarılı olmuş bir kardeşimiz…
Sohbet ederken, ‘Abi bir konuda fikrini almak istiyorum’ dedi.
‘Hay hay’ dedim.
İktidar partisi içerisinde görev yapmış olan bu kardeşime partisi meclis üyeliği teklif etmiş.
‘Sen ne dersin’ diye bana soruyor.
Dedim ki senin meclis üyesi olmak için kimseye, kimsenin teklifine ihtiyacın yok ki…
Geçmiş yıllarda hizmetlerin var.
Bugüne geldiğimizde başarılı, saygın bir iş insanısın.
Başkanlığı kime teklif edecekler ki seni meclis üyeliğine layık görmüşler.
Ben olsam kabul etmem.
Niye başkanlık değil de meclis üyeliği?
‘Başkan olarak ilan edeceklerinin senden üstün ne vasfı var ki sen daha işin başında onun altında yola çıkacaksın?’ dedim.
‘Haklısın, bunu düşüneceğim’ dedi.
Dedi ama bir gerçeği de gözler önüne sermiş oldu.
Bu kentte bir takım tipler vardır.
Her şey ve her mevkii, onlara tahsis edilmiş bir haktır.
Ne yapmışlar, ne başarmışlar diye soramazsınız bile!
Herkes bilir ki yattıkları kış uykusundan her uyandıklarında, mevcut makamların taliplileri olmaları en tabi hak olarak onlardadır.
‘Peki, onları başkalarından üstün kılan vasıfları nedir’ diye sorarsanız;
Cevabı tektir;
Onlar, 12 aylıktır!