HEPİMİZİN çocukluk rüyası bayram.
Rengarenk görüntülere sahip olan bir gün olarak kutladığımız.
Geçen yıllarda anlamı açısından millet hafızasına kazınanı yitirmediğini ama renginden kaybettiğini söylemek mümkün.
Cumhuriyet’i ve onun miras bıraktıklarını erozyona uğratma çabalarına rağmen bir 23 Nisan’a daha ulaşmanın onurunu yaşamaktayız.
‘23 Nisan, Türkiye milli tarihinin başlangıcı ve yeni bir dönüm noktasıdır.
Bütün bir düşmanlık dünyasına karşı ayağa kalkan Türkiye halkının, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni meydana getirmek hususunda gösterdiği harikayı ifade eder.
Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur.
Yalnız bir kuvvet vardır.
O da millî egemenliktir.
Yalnız bir makam vardır.
O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Özgürlüğün de, eşitliğin de adaletin de dayanağı ulusal egemenliktir.
Ulusal egemenlik, ulusun namusudur, onurudur, şerefidir.
Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar yok olur.
”Aziz milletimizin yokluklar ve güçlükler içerisinde istiklal mücadelesinde gösterdiği azim ve kararlılık, bugün daha çağdaş bir Türkiye için ortaya koyduğumuz çabanın da ilham kaynağıdır” sözleri, Atamız tarafından tarihimize birer anekdot olarak kazınmıştır.
Ülke çocuklarına düşen görev, bu mirası kendilerine emanet eden Atalarına layık bir nesil olarak emaneti geleceğe taşımak olmalıdır.
Bugün sokaklarda olamayacağız ama yüreklerimiz günün coşkusuyla dolup, coşacak.
Bu duygularla 100.yılda, “23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun” dileklerimi tüm Ulusumuz ve çocuklarımızla paylaşmak istiyor, yine Ulu Önder’in kendi sözleriyle bitirmek istiyorum;
”Çocuklar sizler, Türkiye'yi bugünkü seviyeye getiren nesillerin izinden gideceğinize, ülkenin huzuru, refahı ve gelişmesi için zorluklar karşısında yılmayacağınıza inancımız tamdır.”