ÖNCELİKLE bir hazırlık maçı da olsa, bir spor adamı, bir spor ve Türkiye sevdalısı olarak izlediğim Almanya-Türkiye hazırlık maçını büyük keyifle izlediğimi belirtmeliyim.
On binlerin hep bir ağızdan Berlin Arena’da haykırdığı milli marşımız tüylerimi diken diken etti
Hal böyle olunca maç bir dostluk ve hazırlık maçının ötesine geçerek adeta bir grup maçına döndü.
Millilerimiz kendilerine düşeni yaptılar ve huzurlu, gururlu bir gece yaşattılar Türk halkına…
Kutluyor, Galler maçında da aynı başarıyı tekrarlamalarını diliyorum.
Gelelim başlıktaki rakama…
Bu ülkede milyonlarca insan senelerdir aç yaşadığını, aç gezdiğini anlatmaya çalışıyor.
Sabah okula gönderdiği çocuğunun beslenme çantasını dolduramayan anne, babaların gözyaşlarıyla uyanıyor.
İşçi, memur ay sonunu getiremediğini anlatmaya çalışıyor.
20-30 yılını bu devlete vergi ödeyerek vatandaşlık görevini yerine getiren milyonlarca emekli, haysiyet bir yaşam umudunu ve beklentisini dile getiriyor.
Yine yüz binlerce insanımız hastane kapılarında sel sefil oluyor.
Aylar sonraya atılan laboratuar ve görüntüleme randevuları yüzünden yaşaması tesadüfe kalmış insanlarımız, özel hastanelere gidemedikleri için kadere mecburen boyun eğiyor.
Bir karşılığı olmayan üniversite diplomalarına sahip yüz binler, üç kuruş maaşla o kapıdan, diğerine iteleniyor.
Yani bu milletin büyük çoğunluğunun nefesi açlıktan kokuyor.
Kuru ekmek, çorbaya artık günlük öğün deniyor.
Ve böylesi bir manzara karşısında gerçeklere sırt dönen vicdanlar;
‘Bu ülkede yoksulluk ve açlık yaşayan kimse yok’ demek cüretini gösterebiliyor.
Ağlamak elbette para etmiyor.
‘Keser döner, sap döner bir gün gelir hesap döner’ demekte umut tazelemiyor.
Aslına bakarsanız hayatından memnun olan bir halk kesimi yok.
Çok küçük bir mutlu azınlık gelecek endişesi olmadan hatta çok lüks bir hayat yaşıyor bu ülkede.
Tok, açın halinden anlamaz misali onlarda yutkunarak yaşayanlara dönüp bakmıyorlar bile.
Yerel yönetimlerin kendi çaplarında yaptıkları çalışma ve yardımlaşmalar…
Hayırsever iş insanlarının uzattığı eller…
Hepsinden öte, ölümü gösterilip, sıtmaya razı edilen milyonlar Allah’a sığınarak yaşamaya, ayakta kalmaya çalışıyor.
Yani aslına baktığınızda, bu ülkede inkâr edilemeyecek bir yokluk ve yoksulluk var.
Ülkede açlık ve yoksulluk yaşayan kimse yok diyen devlet yetkilisinin aksine Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı;
‘Bugün itibariyle ülkemizde 3 milyon 700 bin aileye devlet yardımı yapıyoruz’ diyerek Türkiye’deki gerçek tabloyu ortaya koyuyor.
Ne demek 3 milyon 700 bin aile?
Her aileyi ortalama beş kişi kabul ettiğinizde, 18 milyon 500 bin kişi devlet yardımıyla yaşıyor demek.
Bir başka gerçek ise, yoksulluk sınırının 44 bin 500 lira olması.
7 bin 500 lira olan emekli maaşı ile geçinmeye çalışan 10 milyon emekliyi,
Aile Bakanlığı’nın, ‘11 milyon 370 bin kişi devlette yardım alıyor’ verisini de ekleyin.
Hatta kimseye muhtaç olmadan yaşama gayretinde olan milyonları da ekleyin ve hazin tabloyu bir görün.
3 milyon 700 bin öylesi bir rakam.
Gerçekler ise bir başka türlü vesselam!
.