EKONOMİ haberlerini takip ediyorum.
Hiç iç açıcı değil!
Son yılda büyüme hedeflenen ekonomimiz yüzde 1.5 küçülmüş.
Bu ne demek?
Daha az kazanç…
Daha çok işsizlik…
Ceplere daha az para…
Netice?
Artık orta direk bile olamayan gariban halkıma daha çok fakirlik…
Şimdi siz bir yönetici olsanız buna sevinir misiniz, üzülür müsünüz?
Halkınızın yanında ve destekçisi mi olursunuz, köstekçisi mi?
Bakın mesela Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş miting yapan EYT’lilere ne söz vermiş: “Yılsonuna kadar şayet sorununuz çözülmezse Ankara’da yaşayan EYT’lilerin SGK primlerini biz ödeyeceğiz.”
Neden Ankaralıların?
Ee, adam Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı da ondan.
Zaten kıt kanaat geçinen emeklilerin bu primlere ayıracak parası olmadığının bilincinde olarak yeni bir yükle ezilmelerine izin vermek istememiş.
Belediyesinde her şey dört dörtlük mü Yavaş’ın?
Değil elbette!
Milyonlarca lira borcu var.
Yıllardır kötü yönetilen ve borca batırılan bir belediye devir almış.
Ağlamıyor ama!
Sızlanmıyor!
İş başına geldiği günden beri tasarruf edip ayakta durmanın yollarını arayıp, hizmet üretmeye halkının yanında olmaya çalışıyor.
Bir de bizimkine bakın!
İlkadım Belediye Başkanı Necaattin Demirtaş’a...
Cennet bahçeleri teslim aldı demiyorum.
Kasası ağzına kadar dolu bir belediye de…
Ama talip olurken ne ile karşılaşacağını biliyordu.
Sıkışınca “Halk adamıyım” der Sayın Demirtaş.
Ama ilk yaptığı şey 20 yıl öncesinden halkın delik cebine el atmak.
20 yıl hesabı sorulması akla gelmemiş çevre temizlik vergileri için halka icra göndermek.
Belediyeye gelir temin etmek için bu da bir yöntem, bu da bir çözümdür sevgili başkan.
Ama aklına ilk gelen çözüm;
“Abalıya vurmak, halkın boş cebine el atmak” olan birine,
“Halk Adamı” demek, bundan böyle kimsenin aklına gelmez, bilesin!