İŞ YERİ açanlara evveliyattan beri aklım takılır.
Mekân olarak belledikleri yer ya önceden kapanmış bir başka iş yeridir…
Ya da yeni bitmiş bir binanın altında faaliyete geçecek başka bir mekandır.
Kirası, depozitosu, iç dekorasyona harcanan para, iştigal konusu olan işle ilgili mağazayı dolduracak malzeme, buzdolabı, şusu busu harcanan nakit hiç de küçümsenecek bir meblağ olmaz.
Böylesi bir dönemde hep risk olarak görürüm.
Başarısızlık haline geri dönüşmeyecek bir nakdi yitirmiş olursunuz.
Kentimizde böyle mekanlar çok.
Kafe türü işletmeler çoğunlukta...
Allah bol kazanç versin diyeceğim de ortam kötü...
Millette zaten para yok.
Üstelik ülke pandemi sürecinde…
Sağlık Bakanı Koca’nın yüzde 50 oranında artış olduğunu duyurduğu 15 kent arasında yer alan Samsun’da esnafın durumunun içler acısı olduğu gözler önüne serildi.
Kentteki kısıtlamalardan etkilen esnaf, çıkış yolunu konsept değiştirmekte bulmuş.
Öylesi acınacak bir durum ki;
Esnaf kirasını ödeyebilmek için kafe önlerini manava çevirmiş.
Bu çözüm mü?
Asla değil!
Zira yarın zabıta kapısına dayanıp, “Senin ruhsatın kafe işletmesiyle ilgili. Manavcılık yapamazsın!” dediğinde bir kez daha canının yanacağı bir gerçek.
Atakum Esnaf Sanatkarlar Kredi ve Kooperatif Başkanı Metin Sinecek, çıkış yolu için esnafın daimi harcamalarını karşılayacak bir hibe yardımında bulunulmasını önermiş.
Duyumlara göre Ticaret ve Hazine Bakanlığı pandemi sürecinden etkilenen esnafa destek için kolları sıvamış.
Bakan Pekcan, sosyal sorumluluk projeleri kapsamında da destek sağlanacağını belirtmiş.
Kooperatif başkanı da umutlu olduğunu söylüyor.
Bence de umut etmeli.
Büyüdüğü ilan edilen Türkiye Ekonomisi bu umudu karşılayarak, acınası bu durumun önüne geçer herhalde, değil mi?