AĞZIMA pelesenk olmuş bir laf var.
Yeri geldiğinde kullanıyorum diyeceğim ama yeri çok sık geliyor:
“Allah’ın yarattığı en aciz varlık salyangozdur ama o bile yürürken ardında bir iz bırakır.”
Nedir o iz?
Ne işe yarar?
Senin geçmişindir.
Senin amelindir.
Senin ait olduğun toplumla yaşadığın hikâyendir.
Ki seni adın ortaya atıldığında insanlar seni bu izlerle hatırlarlar.
Yani o iz;
Senin şanındır.
Yani o iz;
Senin namındır.
Yiğit adam o namla,
O şanla,
O izle anılır ve hatırlanır.
Geçtim yiğidi,
Namı,
Şanı.
Bir adın öne çıkmak isteyen adamın rehberidir,
Hayat hikâyesidir.
Adını duyunca, namını.
Namını duyunca, şanını hatırlar herkes.
Kimse, ‘bu kimdi’ diye birbirinin yüzüne bakmaz.
Tanımak için soru sormaz!
Yazın bakın Google amcama, ‘Nusret Sağlam’ diye.
Seceremi döker, size beni hatırlatır.
Şimdi, bu kadar laf niye diye soracaksınız değil mi?
Sık sık siyasette öne çıkmak isteyenin bir geçmişi olmalı.
Bu topluma en azından kendi konusunda önderlik etmiş olmalı.
Birinin yarasına tuz basmış olmalı.
İhtisasıyla toplum adına proje, çözüm üretmiş olmalı, derim hep.
Sorun, niye?
Bu kentin herhangi bir köşesinde, zatın biri hizmetinize talip olmak için yola çıkmışsa;
Birileri bilmeli.
Birileri tanımalı.
Birileri iki kelam laf etmeli, değil mi?
Bilmezsek, tanımazsak neye göre değerlendireceğiz ki?
Gazetede anlattılar;
CHP’nin belli olan altı adayı arasında bulunan Asarcık belediye başkan aday adayının resmini bulmak için ortalığı tiftik tiftik etmişler.
Ne adını bilen var.
Ne namını.
Ne kendisini gören var!
Ne izini!
Beyim, adın olacak ama bunlar da olacak.
Yoksa salyangoz bile değilken, izini kim bulacak?