SAFLIK bir hastalık değildir.
Kişiye özel bir şey de değil.
Cahillik desem, hiç değil…
Gelin sözlük anlamıyla devam edelim.
Saflık, kişinin kendisine maddi manevi zarar veren birine, eşdeğer bir kötülüğü yapmak için aylarca düşünüp bir çözüm bulamaması halidir.
Yani treni kaçırmayacaksınız…
Kaçırdıktan sonra ne yapsanız, nafile!
Şimdi rahmetli oldu.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesi’nin kıdemli doktorlarından biriydi.
Neredeyse on sene önce, telefonla yanlış hatırlamıyorsam 75 bin lira kadar dolandırılmıştı.
En üst tahsili almış…
Yaşı, başı yerinde…
Hayat deneyimi üst sınırda ama telefonda söylenenlere inanmış ve parayı kaptırmış.
Emniyet Müdürlüğü defalarca uyarı yaptı.
Telefon mesajlarıyla halkı bilgilendirdi.
Kendisini şu, bu diye tanıtan insanlara inanmayın.
Peki, ne yapacaklar?
En azından sorgulayacaklar.
Şimdi özel hastanelerimizden birinde Çocuk Hastalıkları Hekimi olarak görev yapan bir kadın doktorumuzun instagram hesabı çalınıyor.
O hesap vasıtasıyla da, takipçilerinden yaklaşık 150 bin lira, tabiri caizse tokatlanıyor.
Hesabın çalındığı duyulunca telefonla arayan, arayanaymış?
Yav kardeşim…
Sana, o istek geldiğinde…
Doktor hanıma bu kadar yakınsan şimdi yanmış vaziyette kullandığın telefonu, o zaman kullansana.
Kendisini arayıp, “Doktor hanım, bana böyle bir istek geldi. Bu sizden mi?” diye bir sorsana.
İlk değil bu tip vakalar.
Son da olmayacak.
Emniyet Müdürlüğümüzün uyarılarına biraz kulak verip, kendinizi zarar görmekten koruyun.
Her talep edene çıkartıp, istediğini vermek;
Hani ‘saflık’ dedik ya…
Saflık falan değil!
Tam anlamıyla, akıl tutulması…