İÇERİDE, dışarıda fark etmiyor.
Doksan dakika boyunca sahanın her yerinde pres yapan,
Futbol deyimi ile rakibi adeta ısıran,
Kazandığı toplarla bir an önce rakip kaleye gitmeyi hedefleyen bir oyun tarzı yerleştirmiş Marcus Gisdol takımına..
Geriye dönük beş haftadır aynı oyunu seyrediyoruz.
Geçen hafta Trabzon deplasmanında da aynı futbol vardı.
Puan veya puanlar için sahadaydılar ama pozisyonlarda bitirici vuruşları yapamamışlardı.
Bu kez rakip futbol ahlakı sorgulanan hocası ile Sivasspor'du.
İlk yarı topla daha fazla oynayan onlar golleri bulan Samsunspor’du.
İlk kez sol bek pozisyonunda gördüğümüz Drogelen’in ceza sahası dışından attığı mükemmel vuruşla öne geçti Samsunspor.
Goldeki pozisyonun kopyasını Bennasser’de denedi.
Top yine alt köşe gitti ama bu kez kalece Ali Şaşal geçit vermedi.
Fofana benim favori oyuncalarımdan.
İnanılmaz güçlü bacakları ve gövdesi var.
Rakibe yaslandığında büyük avantaj sağlıyor kendisine.
En büyük zaafı, sahanın her yerinde dripling yapmaya çalışması.
Oysa Holse’ye attırdığı golde olduğu gibi bunu rakip ceza sahasına girerken denese hem çok daha etkili olacak.
Hem de orta alanda kaptırdığı toplarda kendi defansının hazırlıksız yakalanmasını önleyecek.
Samsunspor’un orta sahasında Holse, Emre ve Tait gibi koşmaktan, bıkıp usanmadan mücadele etmekten vazgeçmeyen üç futbolcusu var.
Geriye topu iyi kullanacak, atakları yönlendirebilecek bir futbolcuya ihtiyacı kalıyor.
Samsunspor kadrosunda şu anda bu görev Bennasser’e düşüyor.
İyi niyetinden şüphem yok ama görevi adına biraz eksik olduğu muhakkak.
O nedenle, oyun içinde hem Bennasser’e, hem de Marius’a birer alternatif yaratmak mecburiyetinde Marcus Gisdol..
Sivasspor’a gelince aklı hala Galatasaray maçında alınmış o ucuz puanda kalmış.
Belki maç boyunca topun daha çok sahibi oldular ama kaleyi bulan sadece bir şut atabildiler.
Oyunun tamamında ise gol için pozisyon yaratmak çabasında olan Samsunspor’u seyretmek mecburiyetinde kaldılar..
Sanırım bu doksan dakikadan sonra çokbilmiş hocaları, penaltımsı bir pozisyon olmadığı için konuşacak bir şey de bulamayacak.
Maçın hakemini soracak olursanız;
Sahanın içinde mücadele eden bu kadar iyi niyetli futbolcu olması onun için bir avantajdı.
Buna rağmen tüm hakemler gibi pozisyon bilgisinin ne denli zayıf olduğunu üç pozisyonda bize göstermekte tereddüt etmedi.
İkili mücadelelerin hangisine faul çalacağını, hangisine devam diyeceğini seçememesine hiç şaşırmadım.
Türk hakemliğinin kadersizliği deyip geçelim.
Maçın önemli notlarına gelince;
Takımı 2-0 galip oyunu sürdürürken ahmakça iki hareket yapıp kırmızı kart gören Dimata gibi oyunculara ihtiyacı olmamalı Gisdol’un.
Sahada haftalardır gördüğümüz,
Marcus Gisdol’un oyuncu kalitesi sınırlı Samsunspor’a bir oyun alışkanlığı kazandırdığı.
Rakip kim olursa olsun, kaybetmeyi düşünmeyen bir oyun anlayışı enjekte etmiş oyuncularına..
Bu nedenle, ‘Alkışlar Gisdol’a’ diyorum.
Dolayısıyla bundan sonraki maçta kiminle oynadığı hiç fark etmeyecek gibi görünüyor SAMSUNSPOR’UN.
Kupa maçını es geçiyorum.
Çünkü sonucu hiç önemli değil benim için.
Sonrasında Fenerbahçe diyorsunuz, değil mi?.
Eh, onu da Fenerbahçe düşünsün artık