SOSYAL medyayı çok sık kullanan biri değilim.
Gerekli gördüğüm bir mesajı verebilmek ve duygularımı paylaşmak istediğimde müracaat ediyorum sadece…
Fakat öylesi bir mecra ki orası, toplumun genelini ilgilendiren ya da insanın ortak ruh halini yansıtan yazılar ve bildirimler çoğunluğun ilgisini çekmiyor.
Zira öncelikle insanlar, okumayı tercih etmiyor.
Bir resim, bir deyiş ya da gırgıra müsait mesajlar havada like (beğeni) ile buluşuyor.
Sizin yaşadıklarınızdan, hayatınızın çeşitli kademelerinde deneyimlerinizle elde ettiğiniz edinimlerden çıkardığınız sonuçlarla paylaştıklarınız çok itibar görmüyor yani.
Hele hele birazda duygusallık kattığınızda, melankolik olarak nitelenip çıkıyorsunuz.
Oysa hayatın tamamı deneyimlerden ibaret…
Onlarla yaşayıp, onlarla öncelik alıp, dinlenebilir birer insan olabiliyorsunuz.
Dinlenebilir insan olmak dedim de gerçekten önemli bir husus.
Öyle ya, insanlar sizi neden dinlesinler ki?
Sizde yaralarından birer parça…
Dertlerini onaracak öğütler…
Yaşantınızda bunlarla ilgili kesitler bulamıyorlarsa;
Sizi neden dinlesinler?
Size neden itibar etsinler?
Şimdi bir şiir yazsam, okuduğunuzda hoşunuza gidecek.
Ne düşüneceksiniz mesela;
‘Güzel bir şiir’ demek mi geçecek sadece içinizde?
Yoksa yaşanmışlıklardan dökülmüş satırlar mı gelecek aklınıza?
Sadece satırlardan oluşmuş birbirini tamamlayan dizeler olarak mı bakacaksınız?
Yoksa yüreklerde yer etmiş yaraları nasıl iyileştireceğinize dair şifreler mi bulmaya çalışacaksınız?
Yaşanmışlıklara dair her şey;
Ama bir söz.
Ama bir öğüt.
Ama bir şiir.
Ama bir ders.
Hepsi ama hepsi bilin ki hayatınızı zenginleştirmek, iyileştirmek için düşünülmüş ve yazıya dökülmüş değer tanecikleridir.
Yazan beğeniyi ve takdiri beklemez.
Tek beklentisi, anlaşılmak ve yazdıklarını gerçek manadan anlayabilenlerle buluşmasıdır.