PAZARTESİ, aşı ile ilgili bir yazı yazdım.
Amacım derdini anlatamayan, önceliği olmayan vatandaşa dikkat çekmekti.
Çünkü öncelikle yeterli sayıda aşı ithal edememiştik ya da istediğimiz dozda aşıyı getirtememiştik.
Siz hangisini istiyorsanız, onu öne alın.
Benim derdim, derdini anlatamayan vatandaşla...
Bu konuyu yeterince vurgulamak ve dikkati üzerine çekmek içinde aşağıdaki paragrafı eklemiştim yazıma: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve ana muhalefet partisi liderinin, ikinci aşıyı yaptırdıklarını gördük.
Onlar gibi diğer siyasilerin ve etkin görevde olanlarında aşılandıkları bir gerçek. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Günde bir buçuk milyon aşı yapmak kapasitemiz var ama…” diye konuşurken, buruklaşırken.
Biri çıkıp da “Arkadaş, ben vatandaşım daha ilk aşıyı olmamışken ikinci aşıyı, hatta ilkini bile yaptırmam!” diyemedi.
Şimdi vatandaş çıkıp da “Onların yaşama hakkı var da, bizim yok mu? Onlar insan da, biz değil miyiz?” diye sorsa.
Haksız mı?”
Kimseye bir kastım yok.
Sayın Cumhurbaşkanı ve ana muhalefet partisi liderini özellikle vurgulamıştım.
Dün çok eski bir dostum aradı ve “ Kemal Kılıçdaroğlu, ikinci aşıyı oldu diye yazmışsın” dedi.
“Doğrudur” dedim ama bakın o paragrafın içinde de var;
“Biri çıkıp da “Arkadaş, ben vatandaşım daha ilk aşıyı olmamışken ikinci aşıyı, hatta ilkini bile yaptırmam, diyemedi” diye yazmışım.
Şimdi sizinle bir gazete küpürü paylaşıyorum, önce bir okuyun.
İşte anlatmak istediğim bu!
Bir siyasetçinin davranışının ne olması gerektiğini açıklayan bir örnek değil mi, sizce?
Evet, Sayın Kılıçdaroğlu ikinciyi değil ilk aşıyı olmuş, 65 yaştan dolayı.
Önemli olan, o değil ki!
Keşke Sayın Cumhurbaşkanı da, Sayın Kılıçdaroğlu da “Vatandaş olmadan ben aşı olmam” diyebilseydi.
Anlatmak istediğim ve devletin iki önemli şahsiyetini bir arada kullanmamın nedeni bu!