SONUNUN nasıl geleceğini biliyorsunuz ama ben önce farklı bir konuyla gireyim.
Gün içinde tesadüfen de olsa beraber olduğum insanlar vesile olduklarımızdan duydukları mutlulukları dile getiriyorlar.
Teşekkür ederim elbette ama bu şekilde gündem olmak biraz sıkıyor beni.
Ve de sadece benim bazı sorunları dile getirmem yetmiyor.
Benim yazdıklarıma değer verecek…
Düşüncelerimin kent menfaati doğrultusunda olduğunu bilecek…
Sadece bilmesi de yetmeyecek, o sorunların ivedi olarak çözümlenmesi gerektiği konusunda arzulu ve istekli olacak…
Bunun içinde önemli olan dirayetli, bilgili ve işinin ehli bir bürokrat veya yetkili olması gerekecek…
Yoksa ben kendimi yırtsam herhangi bir konuda, herhangi bir sonuç çıkmaz.
O nedenle bu kentte Emniyet Müdürü Dr. Ömer Urhal gibi bürokratları çoğaltmak lazım.
Çünkü yetkisini kullanma erdemine sahip olmayan bir yetki sahibi ile varacağınız bir yer olamaz.
Olursa ne olur?
Ben birilerinin sorununa el uzatmış ve dile getirmiş bir abi olarak yoluma devam ederimden ötesi yok.
Şimdi gelelim başlığa…
Bu memlekette siyaseti bir genelleme kavramı içine sokmak istemiyorum ama iktidar veya muhalefete mensup olması bir şey değiştirmez.
Devlet kapısının kolay açılmasını sağlayan bir altın anahtar sahibi yapar sahibini…
Nereye müracaat edeceğini bilir…
İşi kiminle çözeceğini bilir…
Bürokrasinin her türlü çarkını kendi değirmenine su taşımasını sağlayacak kadar kullanabilir.
O nedenle, kentimizde dahi çıkan dedikodulara gülüp geçiyorum.
Biliyorum ki ekranlarda birbirlerine sallayanlar iş kendi menfaatlerine geldiğinde sarmaş dalaş olurlar.
Olmazlar, olur olur ve ihale üzerinize nişan olur.
Yadırgamayın sakın ha!
Hani güzel bir deyişimiz var ya;
Bal tutan, parmağını yalar, diye…
Öyle değil!
Bal tutan, parmağını kirletir.
Temiz parmak bulmak için uğraşırsanız vaktinize yazık olur, derim.