KENT anlayışı artık değişti.
Eskilerin yapılaşma ve şehirleşme anlayışı artık çağın çok gerilerinde kaldı.
Her şeyi merkeze toplama ve halkın gözünün içine sokma, siyasetçilerin en çok başvurduğu yoldu.
Böylelikle halkın her kesimi yapılanı görecek ve hizmet geldi diye belleyecekti.
Ama yıllara sari olarak gördük ki plansız-programsız yapılan yatırımlar aslında modern şehircilik anlayışıyla tam bir tezat oluşturmuş.
Her caddede, sokakta mesken ve işyeri anlayışı…
Gelişme düşünülmeksizin yapılan ev ve apartmanlar…
Kamu ve devlet yatırımları için kent merkezlerini tercihi aslında uygun değilmiş.
Bunu şimdilerde ihtiyaç duyulan kentsel dönüşüm projeleriyle daha iyi anlıyoruz.
Bakın mesela kentin hemen önünde inşa edilmiş liman, dolgu alanına yapılmış vilayet binası, belli alanlarda yoğunlaşmış eğitim binalarının yer seçimi bugün artık tartışılıyor.
Limanın, organize sanayi bölgesine daha yakın inşa edilmiş olması daha anlamlı geliyor artık.
Vilayet binasının, sınırları genişleyen Samsun’un tüm merkez ilçelerine yakın hizmet verecek bir bölgede konuşlanması hizmet anlamında daha olumlu şartlar oluşturur diye düşünülüyor.
Şehir içinde sıkışmış kalmış olan Emniyet Müdürlüğü binasının bugün Atakum’da yenilenmiş olması bile bize yanlış geliyor.
Örnekler çok.
Bir müddettir gündemde olan Gülsan Sanayi Sitesi içinde yer ve çözüm aranıyor olmasının nedeni budur.
Yapılırken dahi yer seçiminin yanlış olduğunun bilinmesi ve 20-25 yıl ömür biçilmiş olması, bugün verilen çabanın haklılığını ortaya koyuyor.
Çünkü artık şehrin göbeğinde kalmıştır.
Kent konforu için şehrin sırtına bir kambur oluşturmuştur.
Ve kaldırılması, diğer sanayi sitesi ile birlikte elzemdir.
Tabii bu istek, belediyenin karşısına çok büyük bir mali portre çıkarmaktadır.
Projenin mimarı Büyükşehir’in bu mali tabloya cevap vermesi zaten mümkün değildir.
Dolayısıyla yatırımın devlet tarafına kaydırılması doğruydu.
Bugün kamulaştırmanın TOKİ’den beklenmesinin nedeni de doğru olan da budur.