HAYAT hakkında doğal olarak herkesin kendine özgü bir yaklaşımı ve düşüncesi var.
Elbette öyle düşünüyorlar diye kimseyi suçlayamayız.
Nihayetinde kişi, hayatı kimlerle paylaşıp kiminle nasıl yaşayacağını belirleme hak ve özgürlüğüne sahiptir.
Bu sizin için olduğu gibi benim için ve başkaları için de öyle…
Ama müşterek hayatın ortak kurallarını unutmamak, benimsemek kaydı ile...
Kişi hayatı paylaştığı insanlar için koyduğu kurallardan kendini muaf tutmayı benimsemişse, burada yaşam ve paylaşım özgürlüğünü atlamış hatta ihmal etmiş demektir.
Yani kimilerinin dediği gibi;
“Her şey, her şey içindir’ kabulünden yola çıkarak, yaşam içinde yapılacak her şeyi mubah ilan edemezsiniz.
Ortak yaşam kuralları içerisinde nasıl ki, kendinize bazı muafiyetler yaratıyorsanız, muhataplarınızın da kendilerine özgü muafiyet ve ayrıcalıklar talep edeceğini bilmeli ve peşinen kabul etmelisiniz.
Ben kişi olarak insanların yaşam biçimlerine ve kabullerine karışmam.
Müdahil olmam.
Müdahale etmem.
Ama bu davranışın bir karşılığı olmak ve karşınızdakinin de size aynı ayrıcalıkları ve özgürlüğü tanıması kaydı ile…
Yani kendinizi, ‘her şey, her şey içindir’ deyip hayat paylaşımlarının sorumluluğundan sıyıramazsınız.
‘Her şey dediğiniz nedir’, önce onu tanımlamak gerekir.
Yani, haklı olmak için yalanı mubah kılabilir misiniz, bu düşünce ile?
İnsanları kırabileceğinizi, size olan inançlarını yok edeceğinizi bile bile, onları yanıltabilir misiniz?
Size olan güveni, sevgiyi her şey mubah anlayışıyla yok etme riskini göze alabilir misiniz?
Herkes bu soruların cevabını kendine göre verip, hayat anlayışı ve kabulüne göre kendini haklı kılabilir.
Ya da, böyle bir anlayışın ardına gizlenip, benim hayat anlayışım budur düşüncesiyle toplum içinde aklanmayı bekleyebilir.
Bu da bir düşüncedir.
Saygı duyarım demiyorum ama böyledir.
Bana sorarsanız hayat, sözlerin üzerine atılmış bir temelde filizlenip, yeşermektedir.
Dolayısıyla öylesine sarf edip, bir kenara atabileceğiniz şeyler değildir, SÖZLER.
Ya hiç söylemeyip, öylesine bir söz savurganlığı içerisine girmeyeceksiniz!
Ya da, şahsiyetinizi tarifleyecek nicelikler olarak sahip çıkacaksınız onlara.
Bence sözler, hayat adına yaşanmış ve yaşanacak her türlü nitelik ve niceliğin üzerindedir.
Dilin kemiği yoktur felsefesi ile kendiniz haklı çıkartmaya çalışırsanız,
Hem kendinizle,
Hem yaşam anlayışınızla ters düşersiniz.
Çünkü her şey, her şey için değil diyerek kendinize bir ayrıcalık tanımaya kalkarsanız, sözleri yok sayarsınız ki;
Hayat adına sizi tanımlayacak her şey sözlerden geçer.
Tabi öylesine dilin ucuna gelip, üflenmediyse…