GEÇEN gün Gazeteciler Cemiyeti Başkanı kardeşim Yusuf Ziya Çakır’ı aradım yayınladığı bir bildiri nedeniyle.
Aracının ön camına üç ayrı basın kartını koyan bir sahtekarın yakalandığını ve gereğinin yapıldığını söylüyordu.
Ama bildiride bir ayrıntı vardı;
“Gazeteci geçinen inşaatçı” diye yazıyordu.
Onun için Yusuf’a, “Keşke adamın ismini de yazsaydınız. Yıllardır bir İnşaat Mühendisi olarak aranızdayım. Şimdi bazı aklı evveller onu benimle özdeşleştirmeye çalışır” dedim.
“Abi sen kendine hiçbir zaman gazeteci demedin ki” diye cevapladı.
Doğruydu ama bu kentte bazılarının sulanmış beyinlerine bunu nakşetme imkanımız yok ki!
Üç kuruş menfaat için kılıktan kılığa girenler size de her türlü çamuru yapıştırmaya bayılırlar.
Neyse benim basın gerçeğim 1991 yılında başlar.
Samsunspor yöneticiliğime son verdiğim günlerde Türkiye Gazetesi Spor Müdürü Sadık Söztutan’ın ricasıyla iki yıl boyunca Türkiye Gazetesi’ne spor yazıları yazdım.
İstanbul takımlarının Karadeniz kentlerinde yapacağı maçlarda tarafsız bir yorumcuya ihtiyaçları vardı, ben de yazılarımla bu amaca eşlik ettim.
Basın camiasına girişimin başlangıcıdır.
Sonrasında 20 yıl boyunca yerel televizyonlarda program yapımcılığı, dergilerde köşe yazıları ile 1996 yılına kadar geldik.
Halk Gazetesi’nin kuruluşu ve İsmail Uyanık’ın bu kentin sorunlarını bilen ve korkusuzca ifade edebilecek bir kimlik olarak beni sunumuyla günlük yayın yapan gazete yazarlığım da başladı.
1999’da Ekip Gazetesi’ni kurdum.
2000’li yıların başında Hayati Kaynar ve rahmetli Mehmet Güner ile birlikte Yeni Ekip.
Sırasıyla Olay, Arena, Gerçek ve Samsun gazetelerinin kuruluşlarına yaptığım katkılar takip etti bunu.
6 ay kadar AKS TV genel yayın yönetmenliğim var.
Bu kadar süreç içinde katkıda bulunamadığın tek bir yerel basın kuruluşu oldu;
“Haber Gazetesi.”
İçimde herhangi bir uhde yok yanlış anlaşılmasın.
Onlarca kardeşimize açılan bir ekmek kapısı için hep yaşamasını, yaşatılmasını istemişimdir.
Ama basın bir gönül işidir.
İş adamlığıyla ve karla ilişkilendirdiğinizde sonuçlar sizin için tatmin edici olmayabilir.
Sanırım Borsan Grubu bu düşünceler içinde yayın hayatını sonlandırma kararı aldı.
Emek verenler için üzüldüm.
Bir başka üzüntüm 1 milyon 200 binlik nüfusa sahip Samsun’da sesini duyurabileceği bir TV kalmamış olması.
O ucuz başarıları için kendini kahraman ilan eden ve bu kentin sırtından keselerini dolup, taşıranlar da üzülmüşler midir?
Asıl merakım ve endişem budur!
Er daim keselerini doldurmak icin yaninda yöresinde kim varsa soymaya devam ediceklerdir.vijdanlarinin degilde egolarinin pesinde kosacaklar. Hicbir zaman emek olmadan yemek olmaz kavramini bilmicekler yazikk!!