ZAMLARI insan hayatın bir parçası haline getirmek bir siyaset modeli değildir.
Olmamalıdır da…
Bir değil…
İki değil…
Üç değil, beş değil…
Bunun adı ne ekonomiyle konulur.
Ne yönetimle…
Ne siyasetle…
Ne iş anlayışıyla…
Ne akılla…
Ne izanla…
Bakın şu motorine bir yıldaki zam oranı yüzde 286’ya yükselmiş.
Lafa gelince konuşan çok…
Yok Avrupa’da da yüksekmiş.
Yok onların durumu bizden daha kötüymüş.
Yok iş varmışta, çalışan bulunamıyormuş.
Yahu millet aç geziyor!
Türkiye’de her şey iyi diyen alsın bir emeklinin maaşını, bir ayda nasıl geçinecek onu anlatsın bana…
Çok uzakta aramıyorum dertleri.
Zira aynı hayatı bu ülkede ben de yaşıyorum.
1995’ten bu yana bir günlük tatilim yok.
Dışarıda bir yerde eğlenirken, yemek yerken kimse göremez beni…
Yıllarca çalışmışım, biraz birikimim var.
Onunla ayaktayım…
Şimdi bana kimse küresel kriz…
Gelecekte çok iyi olacak masalları anlatmasın.
Hiçbir şey iyi değil.
Bu gidişle iyi olacağı da yok.
Önceden ekmeğe katık diye peynir, zeytin yerdik.
Şimdi ise tek katık, her gün önümüze gelen zamlar.
Bu işin çivisi çoktan çıkmışta bakmayın milletin bağırmaya mecali yok.