SAVAŞIN ülkemizdeki etkisinin ne olacağını daha ilk Rus bombası Ukrayna’ya (Ukrayna yazılır, Ukrayna okunur!) düştüğü günden itibaren tartışmaya başlamıştık zaten.
Çok yokluk gördük bu ülkede.
Kıtlık…
Açlık…
Sefalet adına her şey.
Ama hiç bugünkü kadar öngörülemeyecek şartların oluşmasına şahit olmadık.
Çünkü bugün farklıydı.
Dün serbest ekonomi koşullarında fiyatlar kendiliğinden oluşur cümlesinden hareketle bazı abartıları anlayabiliyordu.
Amma…
Her şeyin, her kararın mutlak tek iradenin hükmünde olduğu bugünkü dönemde herkesin istediği gibi at oynatabileceğine ihtimal vermek istemiyordu.
Ama artık ihtimalleri geçtik.
Kişisi, kurumu kafasına göre takılıyor.
Bakın ülkeyi takip edenlerimiz çok iyi biliyor.
Mesela fiyatı 139 lira olan ayçiçeği yağı adeta karaborsaya düşmüş.
İddialar odur ki bazı marketler cumartesi akşam saatlerinde ayçiçeği yağını 229 liradan satışa sunmuşlar.
Çareyi Tarım Kredi Kooperatiflerinde bulan vatandaş ise oradan eli boş dönmüş.
Çünkü yok satıyorlar.
Kime, ne diyebilirsiniz ki?
Geçen hafta litresine 1 lira 61 kuruş zam yapılan mazotun fiyatı önce 80 küsur kuruş geriye çekilip sonra yeniden zam yapıldı.
Son üç ayda motorine yapılan zam oranı yüzde 58. (Benzin yüzde 49, LPG yüzde 80)
Üretici devletlerin varil fiyatına yapılan yaptıkları zammı neden gösterenler artışları pompalara yansıtırken indirimlerde pompalarda değişen bir şey yok.
İpin ucunu kaçırdık artık.
Ne gün, ne kadar zam yapıldı karıştırıyoruz.
Sadece bu da değil elbette.
Doğal gaza, elektriğe yapılan zamlar da ortada.
Hal böyle olunca, bunları bahane edenlerde yaptıkları zamlarla vatandaşı inletmeye devam ediyor.
Kendi şahsıma çok gerekli haller dışında kullanamadığım aracıma tarihi eser gibi bakmaya başladım.
Dışarı çıkmak yok.
Eğlence yok.
Gezmek, tozmak yok.
Tam bir inziva hayatı.
Ve galiba, bu işin sonu yok!