OKURLARIMDAN özür dileyerek bugünkü yazımı spora, Samsunspor’a ayırmak istiyorum.
Samsunspor teknik direktörü maçtan sonra üzüntülerini sunmuş!
Bu kaçıncı üzüntü sunuşu ben unuttum.
Çarşamba kadar nüfusu olan bir ilçenin takımına yenilmişsin.
Yenilmişsin, yenilmişsiniz.
Çünkü yalnız değilsin.
Çok bilenler var başında.
Burnundan kıl aldırmayanlar…
Bu takımın taraftarları üzüntüden kahrolurlarken, sorumluluk benim diye işi geçiştirmeyi düşünenler…
Sorumluluğun sizlerde olması kaç para eder ki?
Kaybedilen puanları, itibarı geri getiriyor mu?
Anlamadığım bir şey var.
Futbolcu alıyorsunuz, sakat!
Oynatıyorsunuz, sakat!
Yahu ayağı kırılsa, bugüne kadar sahaya dönecek olan futbolcular hala meydanda yok.
Siz Samsun halkıyla dalga mı geçiyorsunuz?
Sizlere güvendikleri için onlarla kafa mı yapıyorsunuz?
Bu takıma gönül bağıyla bağlı olan herkes, en az sizin kadar futbolu bilir.
Lig başlayalı 8 maç olmuş ortada hala sistem diye bir şey yok.
Bir takımın kötü de olsa bir oyun planı olmaz mı Allah aşkına?
Nesini, neresini yazayım bilemedim
Defans, orta saha, forvet mi karar veremedim.
Kim görmüş, kim tavsiye etmiş, kim beğenmiş de bu sahada dolaşanları, futbolcu diye takıma dahil etmiş çözemedim.
Sahi siz bu oyuncularla, şu haliyle mümkün gözükmüyor ya, lige çıksanız hadi hangisi demeyeyim de, kaçı süper lig oynar söyler misiniz?
Menemen kim ya?
Siz hangi takımda başkanlık, hocalık, menajerlik, futbolculuk yaptığınızın farkında mısınız?
Bu kıytırık takımdan 3 gol yiyip, çuvalı dolduracaksınız,
Sonra da çok üzgünüm diyeceksiniz!
Geçin kardeşim bu işleri.
Üzgün olmayın!
İşinizi yapın.
Bu sözüm, tepeden tırnağa hepinize.
Kıt bilgilerinizle bizimle kafa yapmaya kalkmayın.
İşinizi doğru yapın!