SEÇİMDE son güne kadar geldik.
Bitmez denilen günler çabuk geçti.
O aday, bu aday derken sanırım herkes fikrini netleştirdi.
Dargınlıklar oldu başlangıçta…
Ayrılıklar…
Başka diyarlarda yer tutmalar…
Bu seçim döneminde en çok aynı renkten insanların dalaşmasına şahit olduk.
Partide kalanlar var olan misyonu savunurken…
Ayrı düşenler sanki geçmişte orada değilmiş gibi eski partilerini eleştirdiler.
Partidaşlığın…
Vefanın ve geçmişe saygının izlerini çokça göremedik bu seçimde.
Aday olarak seçilemeyenler gönül koyuşlarının ardından talep ettikleri yere layık görülenlere çok itibar etmediler.
Hatta aleyhte çalışmalar yaptıkları dahi iddia edildi.
Tüm bu süreç içerisinde her zaman olduğu gibi anketler yine gündemdeydi.
Kim, neye göre belirliyordu bilmiyorum ama aynı sonuçlara ulaşanları yine göremedik.
Ya ısmarlama anketler oldu.
Ya da anketleri kendilerine göre yorumlayanlar.
3-5 bin kişiye müracaatla koca bir ilin veya ilçenin temayülü nasıl belirlenir hala akıl, sır erdiremem.
Kimlere sorup bu anketleri yaptıklarına da…
Onlarca seçim yaşamış biri olarak bir kez dahi bu anlamda fikrime müracaat edene rastlamadım.
Ama gördüğüm o ki anketle de olmuyor!
Anketsiz de…
Bir nevi avunma vesilesi yani.
Neyse öyle veya böyle propaganda dönemi bitti.
Yarın sandığa gidiyoruz milletçe.
Yüzde 85 civarında tahmin edilen bir katılımla oy kullanacakmışız.
Geri halan yüzde 15 neden fikrini beyan etmek istemez onu da anlamış değilim.
Fikrinizin mi bir kıymeti yok.
Yoksa bu ülkenin kim veya kimlerin eline düşmesinden mi bir rahatsızlığınız…
Pazar akşamı vicdanen huzurlu olabilmek için sandığa gitmemiz gerekir oysa.
En azından irademi verdiğim oyla belirttim.
İradeniz belki kazanır, belki kazanmaz ama en azından demokrasiden bahsedebilmek.
Demokratik işleyişten hesap sorabilmek için sorumlu her vatandaş gibi oy kullanmak gerek.
O zaman haydi sandığa!