AZICIK sallandık herkesin aklı başından gitti.
Kim olsa korka, doğru…
Ama yaptıklarımız…
Ama önlemlerimiz…
Ama aldığımız derslerimiz…
Gelecekte depremin kaygı olmaktan çıkması için önlemlerimiz.
Hepsi hikâye!
Hepsi yalan!
Deve misali, ‘Neremiz doğru ki boynumuz eğri olmasın.’
Karadeniz’de deprem…
Marmara’da deprem…
Artacak mı?
Artacak.
Dün 4-5’ti yarın 6-7 olacak.
O zaman ne olacak?
Düne yanacağız.
Almadığımız, ertelediğimiz önlemlere pişman olacağız.
Bugün hala, dün yerle bir olan yerlerde, fay hatlarının üzerinde binalar inşa etmeye çalışıyoruz.
Bugün hala, deprem kuşağı üzerinde ve yakın gelecekte depremle sarsılacak yerleşim bölgelerinde gerçekçi önlemleri almıyoruz.
Bugün, hala dere yataklarına inşaat izni veriyoruz.
Bugün hala, dünün yanlışlarına bilerek göz yumuyoruz.
Doğru mu yaptıklarımız?
Elbette değil!
Yüzde 100 yanlış!
O halde nedir derdimiz?
Kafanızı yorup, cevap aramayın ben söyleyeyim;
Yaklaşan seçimler!
Bu ülkede ne zaman seçim gelse her şey unutulur.
Her şey göz ardı edilir.
Ocak yıkacak yanlışlara yine, yeniden göz yumulur.
Bakın, bir kulübe dahi yapmış olsanız;
İmara uygun değilse,
İnşaat tekniklerine göre yapılmamışsa,
Deprem yönetmeliği hiç düşünülmemişse, ne olur?
O yapılara inşaat ruhsatı verilmez.
Verilmezse ne olur?
O binalara su, elektrik, doğal gaz bağlatamazsınız!
Ama şimdi ne oluyor?
Uydu haritaları üzerinden işlem yapılıyor.
Ne kadar yamuk, ne kadar yanlış ve teknolojiden uzak yapılmış olursa olsun,
2021 uydu haritalarında görülüyorsa, o yapılara elektrik bağlanıyor.
Peki, olurda deprem olur, bu yapılar un ufak olursa, ne olacak mı diyorsunuz.
‘Seçim varken deprem de, ne ki!’ diyorum…