YAŞAMAYINCA, şahit olmayınca gerçekten tam anlamıyla vakıf olamıyorsunuz durumun vahametine…
Hani bazı televizyonlarda seyrediyoruz, vatandaş ağlıyor:
“Yemin billah bugün siftah yapmadım.
Kira var…
Doğal gaz var...
Elektrik, su var.
Evin mutfak masrafı var.
Üst, baş giyim var.
Pazar parası var.
Hiçbirine yetişemiyorum.
Aha da, bu dükkânın kirasını üç aydır ödeyemedim!”
Birçoğumuz belki seyretmiyor, dinlemiyor bile.
Seyretse de hissetmiyor.
Yangını, yanan biliyor.
Ben zaman zaman sokağa çıkıp herhangi bir kalemde alışveriş yapacak olsam esnafla konuşurum.
Herkesle değil tabii…
Konuşulacak esnaf kendini belli eder.
Bunu siyaset yapmak düşüncesinde olanlara prim tanımamak adına söylüyorum.
Çünkü gerçekten yanan duruşuyla, hali tavrıyla hissettirir size kendini…
Dün de öyle bir gündü işte.
Yolum Irmak Caddesi’ndeki kömürcü esnafına düştü.
Arkadaş siparişimi hazırlatırken şöyle bir yokladım, “Ramazan etkiledi mi?” diye.
Benimki yoklamak değil, deşmekmiş meğerse…
‘Ramazana gelene kadar tükendik zaten’ dedi ve ekledi:
Bizim müşterilerimiz büyük lokantalar, tesisler…
Onlar kapalı olunca kömür satışı hak getire…
Bazen piknikçilerle işi idare ediyorduk şimdi cumartesi-pazar tatil olunca onlarda ortadan çekildi.
Soba kömürü zaten hak getire…
Yoksulun alacak gücü yok, zengin doğal gaza takılmış durumda.
Adet yerini bulsun, sabah açıp akşam kapıyoruz işte.
Halimiz gerçekten perişan.”
Ne yapabilirim iç çekmekten, dudak bükmekten başka.
Allah bu zor günlerde herkesin yardımcısı olsun.