İNSAN ne çekerse dilinden çeker.
Dilinle vezir de olursun rezil de…
En sade insan dahi bir konu, bir kişi hakkında konuşurken iyi düşünmeli.
Önce bir nefes almalı.
Derin bir nefes…
Sonra söyleyeceklerini derin bir süzgeçten geçirip, irdelemeli.
Ağzım var diye konuşup pişmanlık penceresini ardına kadar açmamalı!
Mahcup olur insan…
Başı öne düşer.
O nedenle, ne kızgınlıkta, ne de sevinçli bir anda söylenecekler için iyice tartmakta fayda var.
Hele de kişinin bir kimliği, etiketi varsa bu özen, bu itina daha da katlanmalı.
Çünkü ettiğiniz laf peşinizi bırakmaz.
Gittiğiniz her yerde karşınıza çıkar.
“Çakır keyiftim, öfkeliydim, öylesine söylemiştim” deyip kurtulamazsınız.
Temcit pilavı gibi pişirir pişirir önünüze koyarlar.
Şanlı maziniz kurtaramaz o zaman zülfiyari.
Mazur gösteremez…
Çünkü olay sizin söylediğinizin tersine gelişmiş ve çok büyük bir kitleyi mutlu etmiştir.
Dün sizi alkışlayan, sözlerinize sahip çıkıp destek verenler dahi artık burun kıvırır.
Hadi kısa kesip mevzuya gireyim.
Cumartesi günü önemli bir maça çıktı Samsunspor…
Maçtan da başarı bir sonuçla ayrıldı.
Bütün kent mutlu olduk.
Hepimizin mazisi var bu takımla.
Ama futbolcu ama yönetici ama teknik adam.
Gelişen her şeyi takdir ettiğimiz de söylenemez de…
Mazimiz de her düşündüğümüzü uluorta söylemeyi kabul etmez.
Yakışık da almaz!
Konuşacağın yeri iyi seçeceksin.
Az ama öz konuşacaksın ki söylediklerinin, düşüncelerinin bir kıymeti olsun.
Geçmişten intikam alır gibi öfkeyle konuşursan, mahcup olursun.
Mazisi başarılarla dolu bir kardeşim öfkesine yenilmiş ve söylenmemesi gereken bir kelam etmiş.
Sonuç, kendisi adına hüsran.
Yapmayın, hislerinizin kurbanı olmayın.
Olmayın ki değeriniz, kıymetiniz azalmasın.
Aranan, sorulan, fikirlerine müracaat edilen bir değer olarak kalmaya gayret edin.
Dilinizin kemiği yok diye olur olmaz, altında kalacağınız laflar etmeyin!