ÇOK net hatırlıyorum.
Yıl, 1994.
Yerel seçimler...
Bu defa farklı tabii…
Samsun’un dört merkez ilçesinde ilk defa yerel seçimler yapılacak.
Tabii dört de yeni başkan seçilecek halk tarafından…
O dönemde düdük rahmetli Muzaffer Önder’de.
Kılıcı keskin, istediği gibi kesiyor.
Yani ilçe belediyelerine başkan olmanın yolu biraz rahmetliden geçiyor.
Lafı uzatmayalım seçimler yapıldı.
Gazi’ye, Vedat Yılmaz.
Canik’e, Şefik Yazgı.
İlkadım’a, Ahmet Okuyucu.
Atakum’a, Metin Burma seçildiler.
Okuyucu’yu hiç tanımıyorum o zaman.
Yazgı’yı da öyle.
Vedat Yılmaz meslektaşım.
Metin Burma talebelik yıllarında aynı evi paylaştığım gönül dostum.
Onlarda ayrı heyecan var, bizde ayrı.
Ayrıca güzel anılarımız da...
Yaptığım TV programlarına koşulsuz katılıyorlar.
Bir canlı yayında kıstırdığım Ahmet Okuyucu’ya, ‘Adının başına Dr. yazıyor muşsun. Sen dişçisin, nereden doktor oluyorsun?’ diyorum, gülüşüyoruz.
Irmak Caddesi’nde kaldırımda yer alan bir araba enkazını birkaç hafta üst üste ekrana getiriyor, veryansın ediyorum.
Vedat Yılmaz hiç serzenişte bulunmadan, talimat verip gereğini yaptırtıyor.
Darılmak yok, gücenmek yok.
Ha keza, Metin Burma ve Şefik Yazgı ile böylesi anılarımız var.
Alkışlamışız…
Sataşmışız…
Tenkit edip, takdir etmişiz.
Arayıp, sorup hasbihâl etmiş ve Samsun’un daha kaliteli hizmetler bulması için gönül birliği etmişiz.
Ve dostluklarımız dünden bugüne hiç erimemiş, erozyona uğramamış.
Hala candan selamlar, muhabbetler ve sevgiler devam ediyor.
Bugün bakıyorum 17 ilçe, 17 ayrı başkan…
Hangisinde aynı samimiyet, aynı anlayış, aynı gönüldaşlık?
Dünde hep vardı.
Bugünde ise sanki, seçildikleri günde kaldı!