TESİ kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.
Bursaspor karşısında alınan 3-0’lık mağlubiyet.
Öncesindeki beraberlikler elbette bu sezon çok şey bekledikleri takımları için kırmızı-beyazlıları karamsarlığa itmiş olabilir.
Ki, bunu sosyal medya üzerinden yapılan yorumlarda hissedebiliyoruz.
Ligin uzun bir maraton olduğunu düşünecek olursak bu tür sonuçların doğal olabileceğini de peşinen kabul etmemiz gerekiyor.
Yapılmaması gereken ilk ve tek şey, galip gelinen her maçtan sonra takımı şampiyon ve rakipsiz ilan etmek fanatizmini terk etmektir.
Bir başka yapılması gerekende, puan kaybedilen maçlardan sonra umutsuzluk türkülerini yüksek sele söylememek olmalı.
O zaman diyebilirsiniz ki;
Siz yorum yapanlar neden eleştiriyor veya yüceltiyorsunuz?
Yorumcunun işi budur.
Gördüklerini, eksikleri ve fazlalıkları gözler önüne serebilmek.
Elbette hepimiz umutlarımızı canlı tutmak ve hep güzelliklerden bahsetmek istiyoruz ama futbolun doğasında bu yok.
Dolayısıyla erken havaya girip, şampiyon ilan etmek veya karamsarlığa kapılıp, umutlarımızı tüketmek eşdeğer yanlışlardır.
Aklın yolu eldeki malzemeyi iyi yorumlamaktan geçiyor.
Kadronuzun, arzularınıza ve hedeflerinize sizi ulaştırıp, ulaştıramayacağını hislerinize yenik düşmeden tartabilmenizden geçiyor.
İşte bu nedenle, yaşadıklarınızı maç, maç değil sezonun bütününde geleceğiniz yer ve elde edeceğiniz sonuçlar bütünü olarak bakmanız gerekiyor.
Bu anlamda takımın başındaki insana, Ertuğrul hocaya ve sözlerine güvenmek gerekiyor.
Maça çıkmadan önce takımına söyledikleriyle, maçtan sonra sözlerine ve isteklerine ne kadar uyup, uyulmadığını en iyi, o biliyor.
Dikkat ederseniz şu ana kadar Bursa maçının hiçbir dakikasına değinmedin.
Zaten söylenecek bir şey de yok.
Yoksa, “ ÖZER HURMACI BİLE YETMEDİ!” başlığını atıp, kolayca devam edebilirdim.
Bir tarafta, formasını sırtına giyip sadece forma renkleriyle kazanabileceğini düşünen futbolcular diyemeyeceğim, oyuncular topluluğu vardı.
Diğer tarafta gençlik ateşi, enerji ve takım ruhu ile mücadele eden Bursasporlu futbolcular vardı.
Sanırım Samsunsporlu futbolcularda olmayan buydu;
“Takım ruhu!...”
Ruh yoksa, mücadele.
Ruh yoksa, kazanma hırsı.
Ruh yoksa, galibiyet inancı da yoktur.
Umarım Ertuğrul hoca Balıkesir maçından önceki son derste önce bunları anlatır.
Zira bu oyuncu topluluğunun nerede olduklarını sık sık duymaya ihtiyaçları var.