SİVASSPOR maçından sonra yazdığım yazıyı hatırlıyor musunuz?
Dilerseniz önce o paragrafı paylaşayım sizlerle.
“Sahada haftalardır gördüğümüz,
Marcus Gisdol’un oyuncu kalitesi sınırlı Samsunspor’a bir oyun alışkanlığı kazandırdığı.
Rakip kim olursa olsun, kaybetmeyi düşünmeyen bir oyun anlayışı enjekte etmiş oyuncularına..
Bu nedenle, ‘Alkışlar Gisdol’a’ diyorum.
Dolayısıyla bundan sonraki maçta kiminle oynadığı hiç fark etmeyecek gibi görünüyor SAMSUNSPOR’UN.
Kupa maçını es geçiyorum.
Çünkü sonucu hiç önemli değil benim için.
Sonrasında Fenerbahçe diyorsunuz, değil mi?.
Eh, onu da Fenerbahçe düşünsün artık!”
Laf olsun diye söylememiştim bunca lafı.
Çünkü Gisdol’la beraber olgunlaşan.
Gelişen ve futbol adına bir direnç ve oyun planı geliştiren anlayış yerleşmişti Samsunspor takımına.
Hocasıyla, futbolcusuyla sevdiler bu oyunu.
Haftalar geçtikçe de bir oyun karakteri haline getirdiler.
Dünkü maçta en büyük handikapları, Fenerbahçe’nin ilk 15 dakikadaki gol alışkanlığına maruz kalmaları.
Peki, bir şey fark etti mi?..
Hiçbir şey fark etmedi.
Samsunspor ligin en golcü takımının karşısında oynaması gerektiği gibi oynamaya devam etti.
Kimse bu takımdan, bu maçta Fenerbahçe karşısında üstünlük kurmasını.
Rakibine üstünlük sağlamasını beklemiyordu San-msunspor’un.
Ama kolay teslim olmayacaklarını biliyorlardı en azından.
İlk yarıda belki bir şut attılar ama sahanın her yerinde direnç koydular.
Bire bir markaj asla oyunu çözecek bir taktik anlayış olamazdı.
Peki ne yaptı Samsunspor?.
Alan savunması yaptı.
Hem de doksan dakika boyunca.
Oyundan hiç düşmedi.
Topu ayağına aldığında da, ilerideki oyuncuları ile buluşturup rakibe mümkün olduğu kadar topla az oynama fırsatı vermeye çalıştı.
İlk yarı bittiğinde çok akıllı bir iş yaptı Marcus Gisdol.
Rakip sahaya giden topları saklayamayan ve yeni bir Fenerbahçe atağına fırsat veren Marius yerine onda belki daha ağır ama ayağına gelen topu kolay kaybetmeyen Ercan’ı oyuna aldı.
Bunun semeresini de, oyuna yüreğini, topa kafasını koyan,
Kalesini cansiparane savunan diğer oyuncularıyla rakibin yüreğine bir endişe saldı.
Hele de beraberlik golü geldikten sonra hem oyun direncini arttırdı.
Hem de,’Ben bu oyundan puanla çıkarım’ inancını..
Fenerbahçe elbette ki, Samsunspor ile aynı siklette ve onun rakibi değil.
Ama bu maçtaki direnç ve oyun disiplini kendi rakiplerine önemli bir mesaj.
Ben doksan dakika boyunca inanan,
Mücadele eden,
Teslim olmayan Samsunsporlu futbolcuları yürekten kutlarken,
Onlara bu inanç ve mücadele gücünü aşılayan Gisdol’a kocaman bir tebrik sunuyorum.
Yaptıkları az bir iş,
Attıkları gollerle rakiplerini sürkülase eden liderin fiyakasını bozmaları da, az bir iş değil!