SON günlerde siyaset sahnesinde yaşananlar sanıyorum toplumun çoğunluk kesiminde var olmaya başlanan umutların titremesine neden olmuştu.
Yapısal olarak düşünmeyi çok sevmeyen, okumayan, irdelemeyen bir toplum ancak önüne çıkan insanların vaatleri üzerinden var olmaya çalışır.
Bir vaat umut.
Bir çekiliş umutsuzluk olur.
Oysa peşinden koşulması gerekenin isimler değil, sistemler olması gerekiyor.
Çünkü sistem tayin edilmemiş ve onu uygulayacak olanlar bu fikir üzerinde hemfikir olmamışlarsa, umut trenin çok uzun bir yol olamayacağı gerçeği vardır.
Böyle günler yaşadık işte son günlerde…
Kimi isimler üzerinde yoğunlaşıp üzüldü ve tartıştı.
Kimi asıl peşinde olunması gerekenin sistem olması gereğinde yoğunlaştı.
Yaşanan son günlerde sanırım aklı-selim, gerginliği yaratan her nedenin, çıkış yolunda sistemin öneminin fark edilmesi umudundaydı.
Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin masada kalan beş partinin tüm liderleri sağduyu çağrısı yapıp, sivri ve yaralayıcı demeçlerden kaçınması talimatı verirken, partilerin kurmayları da ittifakın önemine vakıf kimlikler olarak bir orta yolun bulunması için gayret sarf ettiler.
Çünkü halkın ittifakın beşli masaya dönüşüyle nasıl bir umut kaybettiğinin farkındaydılar.
Tüm çağrılar bir araya gelme yolunda oldu.
Tartışılamayacak, uzlaşılamayacak hiçbir konunun olmadığı tüm sözcüler tarafından deklere edildi.
Çünkü sistem kazanmadan, kişilerin kazanacağı bir şey yoktu.
Arzu edilen demokrasiye giden yolda yanacak ışıksa, öncelikle mevcut sistemin değişmesinin önünün açılmasıydı.
Çekişmeler, yarışmalar mutlaka olacaktı ama önce hür, demokratik bir yönetim tarzı oluşmalıydı.
O olmadan, sistem oluşmadan isimlerin bir hükmü olamazdı.
Ve de daha önemlisi, Türk halkının yıllar sonra umutlarının yanacağı ışığın söndürülmemesi olmalıydı.
Ve Millet İttifakı’nı oluşturan genel başkanlar sağduyulu, sorumlu davranarak ittifakın devam etmesini sağladılar.
Türkiye yeni bir yola giriyor.
Millet İttifakı 13. Cumhurbaşkanlığı için adayını açıklıyor ve halkın umudu devam ediyor.