SEYAHAT amacıyla hava yolunu kullananlar bilirler.
Araçla yolcu getirme veya çıkışta yolcu almak her zaman sıkıntılara ve tartışmalara neden olmuştur.
Özellikle Samsun Çarşamba Havalimanı’nda…
Samsun’da gün boyu ortalama 13 uçuş var.
Her uçakta 150 yolcu olsa toplamda bin 800 yolcu eder.
Yani öyle abartılı, havalimanını meşgul edecek bir trafik değil.
Yolcu getiren araçlar en fazla iki dakikada yolcusunu tahliye eder, gider.
Yolcu bekleyenler ise genelde havalimanına giriş kontrol noktasının 50 metre gerisinde anayol üzerinde sıralanarak bekledikleri uçağın inmesini bekliyor, daha sonrada çıkış kapısından yolcusunu alıp, gidiyor.
Yani hepsi yarım saat içinde biten bir süreç.
Havalimanının giriş ve çıkış kapıları önündeki yolda ise toplasanız 20 araç olmaz.
Yani bu ne güvenliği ne trafik görevlisini meşgul ve rahatsız edecek bir durum değildir.
Olmamalıdır da.
Zaman zaman İstanbul’a gittiğimde kızım aracını şoförü ile birlikte havalimanına gönderir.
Ben de çıkış kapısına yanaştığımda telefon ile şoförü ararım.
Araç ile çıkışa yanaşır beni alır, gider.
Bugüne kadar hiç düdük sesi duymadım.
Polisle muhatap olmadım.
Üstelik bizimki gibi günde 13 iniş-kalkış yapılan bir havalimanı değil.
İstanbul Havalimanı da, Sabiha Gökçen Havalimanı da her gün on binlerce yolcuyu ağırlayıp, yolcu ediyor.
Sivili de, görevlisi de birbirine anlayışla yardımcı oluyor.
Bizim havalimanımız da ise tam tersi.
İki dakika durun trafik polisi hemen biter;
“Buraya park etmek yasak.”
Havalimanında yatmaya gelmedik ya kardeşim, gideceğiz işte!
Salı akşamı da öyle oldu.
Daha park edeli bir dakika bile olmadı ki bir düdük;
“Park edilmez yazısını görmedin mi?”
Gördüm de bakın yolcular çıkıyor, ben de yolcumu alıp, gideceğim.
“Durursanız ceza yazarım” deyince;
“Yol boyunca sıralanmış araçların yanından gelip geçtiniz, hangisine ceza yazdınız” deyince bir kabardı arkadaş.
Niye, üzerinde elbise var ona güveniyor zahir ama yanlış yapıyor.
10 dakika dişini sık kardeşim zaten orada araba kalmayacak ki!
Uzun kaldığım tüm ziyaretlerimde otoparkı kullanan biriyim.
İtirazım kurallara değil elbisesinin içinde kabalaşmaya çalışanlara…
Bu tipler inanın elbiselerini çıkardıklarında sudan çıkmış balığa dönüyor.
Üzücü, gerçekten bu tür tartışmaların içinde olmak istemiyorum.
Kentimizde görev yapan, 15-20 araç görünce şaşıran görevlilerimizi sabır katsayılarını arttırmak için metropol şehirlerde rotasyona tabii tutmak lazım.
Oradaki meslektaşlarından öğrenecekleri çok şey var.
Öncelikle beşeri davranışlar mesela...