BİR takımın, bir haftada bu kadar değişik bir çehreye bürünmesini akıl ve mantık yolu ile izah etmek mümkün değil.
Galatasaray maçında 90 dakika boyunca istekli, saldırgan, golü kovalayan bir takımın yerine, sanki teslim olmaya hazır bir takım gelmişti.
Aslında öne geçme fırsatını ilk yakalama fırsatını bulan Samsunspor oldu ama verdiği ilk fırsatta da golü kalesinde gördü.
Takım olarak ve kadro olarak istikrarı yakalayamamış olmak, mağlubiyetteki en önemli nedenlerden biri diye düşünüyorum.
Geçen seneden kalan futbolcular…
Bu yıl kadroya dahil olanlar…
Süper Lig’e henüz adapte olamamış bir teknik kadro…
Her hafta başka isimlere açılan ilk 11…
Galibiyete inanmama…
Hepsi bir arada maçı kaybetmeye hazırlayan nedenler.
Bir çekirdek kadrosu olmalı takımın…
Geçen seneden böyle bir çekirdek kaldı diye düşünüyorum.
Bu çekirdek kadroya, Süper Lige uyacak yabancı ilaveleri…
Bu ilaveler yapıldı mı?
Kadro içindeki yabancı isimlere baktığınızda evet.
Ha bu ilaveler, teknik hayatin isteğiyle mi, yoksa baştaki iradeyle mi yapıldı, onu bilemem.
Ama teknik ekibin dahli yoksa, o zaman ben teknik adam olsam en baştan muhalefet şerhimi koyar, koparım.
Ama Hüseyin hocanın, Süper Lig’in cazibesine kapılıp, bu iradeyi koyamadığını iddia edenler var.
Şayet öyleyse, o da onun sorunu.
Ama takımın hali herkesi ilgilendiriyor.
Oynayan, oynamayan, oynatılmayan ve yanlış tercihlerle sahaya çıkartılan 11’ler…
Oyuncu değişiklikleri, taktik anlayış ve sonuç, tüm kenti ilgilendiriyor.
11 yıl sonra çıkılan Süper Lig’de kalıcı olmayı arzu eden herkeste şimdi bir kuşku hakim.
Henüz erken ama böyle bir korku mevcut.
Bugüne dönersek,
Samsunspor Süper Lige hazır değil.
Hüseyin hoca ve teknik kadro ise hiç değil.
Başkan ve yönetim diyecek olsam,
Bir yönetim olgusu zaten yok.
O zaman tek başına başkan aklı yeter mi?
Şu an itibariyle onun da olumsuz olduğunu söylemeye, bilmem hacet var mı?