İLGİLENİLMEK…
Ciddiye alınmak…
Ciddiyetle takip edilmek…
İnsan yüreğine onur ve gurur kazandıran davranışlara muhatap olmak demektir.
Bu kentin yazar-çizer taifesinden biri ve maddiyatın geçerli olmadığı bir yöntemin sahibi olarak duygularınızın karşılığını alabileceğiniz en anlamlı ve geçerli ödüldür bu.
Hal böyle olunca da kent kültürü içinde yerinizi alabildiğinizi anlıyorsunuz.
Zaman zaman çeşitli vesilelerle araya gelme fırsatını bulduğum kent yönetici ve dinamiklerinin bana hissettirdiği budur işte.
Dün bir vesile ile Samsun İl Emniyet Müdürlüğü’ndeydim.
Gelmişken özel kalemi ziyaret edeyim dedim.
Spontane bir gelişmeydi.
Çat kapı gittim yani.
Ne kadar derseniz, bir çay içimi kadar zaman diye planlamıştım ama öyle olmadı.
Serkan Çalışkan Komiserim ile oradan, buradan derken sohbet uzadı.
Sonra bana dönüp, “Müdürüme burada olduğunuzu haber vermeliyim” dedi.
Sayın Müdürümüz Dr. Ömer Urhal’a da program dışı bir ziyaret yapıverdim anlayışına sığınarak...
Yazılardan, yazarlardan, yazılarımdan konuştuk.
Sağlık sohbeti yaptık.
Söz döndü dolaştı Samsun’a ve kentteki gelişmelere geldi.
Ana konu pandemi oldu.
Kentimizin bu konuda bir hayli yol aldığı konusunda mutabık kaldık.
Ki ben günler önce kendilerinin izni ile Ankara yolundaki kontrol noktasına yaptığım ziyarette sürecin iyiye gittiğine dair izlenim edindiğimi söyledim.
Ama devlet erkanının, özellikle sayın vali ve emniyet müdürümüz ve personelinin, sağlık çalışanlarının konuya son derece ciddi ve takipçi yaklaşarak denetimlerini aksatmamaları Samsun’un pandemi konusunda ulaştığı noktada, aslan payını onlara veriyor.
Bu kentte yaşayan bizlerin arzu ettiği gelişmelere şahit olmak güzel.
Sadece pandemi değil, ortak yaşama dair birçok konuda duyarlı kent yöneticilerimizle ulaşacağımız nokta, memnuniyet verici olacaktır.
Son dönem itibariyle herhangi bir olumsuzluk tespitimiz olmadı.
Her şey an itibariyle güzel yani.
Eh, her şey güzelse…
Hayat güzel.
Yaşamak güzel.
‘Bu kadar güzellikle bu kentin keyfini sürmek güzel’ demekten başka söylenecek bir şey var mı?