ATAKUM’ da son aylarda cereyan eden olaylar herkesin gözünü sahile çevirmesine neden oldu.
Sosyal medya telefonlarıyla tespit ettiklerini paylaşan vatandaşlarımız sayesinde gezici televizyonlara dönüştü adeta.
Bunun dışında herkes gördüklerini, yaşadıklarını paylaşıyor ve kendine göre çözüm yolları önerirken, yapılanı, yapılamayanı da yüksek sesle tartışıyor.
Bu iyi bir şey aslında.
Onlar sayesinde her an olamayacağımız lokalizasyonlarda neler olup bitiyor haberdar oluyoruz.
Sahil olaylarının disiplin altına alınması çalışmalarında en çok mesai harcayan kurum, İl Emniyet Müdürlüğümüz.
Onların çalışmasından gün be gün, orada yaşayan vatandaşlarımız sayesinde haberdar oluyoruz.
Polisi, o lokalde görmek vatandaşa güven veriyor, bu kesin.
Medeni bir ülkenin, medeni vatandaşları olarak hepimiz üstümüze düşenleri yapabilsek herhalde sahil bu kadar gündeme gelmezdi.
Yani, vatandaş olarak büyük yükümlülüklerimiz var aslında.
Bunun yanında sahilin gelişiminden sorumlu kurumlara da büyük sorumluluklar düşüyordu.
İyi niyetle farklı düşündüler geçmişte ve sahilin bu hale geleceğini fark edemediler.
Bu konuda, o dönemin en yetkili ismiyle çok tartıştık geçmişte…
Belki de Samsun adına mutabık kalamadığımız tek konuydu.
O, sahili ışıl ışıl, restoran ve eğlence yerleriyle donatılmış bir alan olarak görmek istemişti hep.
Ama bizim halk olarak henüz o sosyal seviye gelmediğimizi ve gelemeyeceğimizi hesaba katamamıştı.
O yüzden, yapılan her binanın altında daha çok maddi getirisi olan içkili restoranlara yöneldi iş yeri sahipleri…
Belediyede bunlara ruhsatı vermekten imtina etmedi.
Oysa sahilde bina yapan her müteahhidin, o zihniyete sahip olmadığını gördük zaman içinde.
Mesela Mahmut Baran.
Bu genç müteahhit kardeşimiz, sahilde yaptığı hiçbir binanın zemin katında içkili restoran açılmasına müsaade etmedi.
Hatta dükkânı alanın bir başkasına devir ederken, içkili bir mekâna dönüşmesine yol açmaması için tapuya şerh bile koydurdu.
Bireysel olarak yapılan bu tasarruf sorunu kökünden çözmeye yetmedi belki ama en azından sahilin en gözde yerlerine yapılan binaların altında yeni içkili mekânların yer almasının önüne geçildi.
Aslında herkes üzerine düşeni yapabilmiş, bizde halk olarak kendimizi medeni ve sosyal ölçülerde daha da geliştirebilmiş olsaydık, bugün sahil için bu kadar karamsar olmadan farklı şeylerden konuşuyor olabilecektik.
Tabii her isteyene ruhsat verilmemiş, meskenler ticari alana çevrilmemiş, ahbap çavuş ilişkileri geliştirilmemiş ve sahilin insan yapısı devlet eliyle bu kadar değiştirilmemiş olması kaydı ile…