Hızla büyüyerek kentleşen pardon taşlaşan şehrimizde nefes alanları giderek daralmakta..
Yeşil alanlarımız yok değil.
Geçen hafta içinde yeni tanışarak yakından tanımak fırsatı bulduğum SASKİ Genel Müdür Yardımcısı Sebahattin BELİK ile sohbet ederken de, kent tarihinde epey geriye bir yolculuk yaptık..( Onunla ilgili çok değerli bilgiler paylaşacağım yakında.)
Geçmişte en büyük hayalimin Samsun’un Doğudan, batıya bir parklar silsilesi olarak görmek olduğunu söyledim.
“Bu arzumun geçmiş yönetimler tarafından hayat bulduğunu söylemeli ve onların da hakkını vermeliyim” demiştim..
Hakikaten de Doğu ve Batı Parklar kentin görünümünü peyzaj anlamında değiştirmekle kalmamış, betonlaşmanın hüküm sürdüğü Şehir gelişimi hakkında kentli olarak ta bir ayrıcalığa sahip olmamızı sağlamıştı..
Şimdi hiç olmazsa insanlarımızın bu ayrıcalığı günün her saatinde kullanarak nefes almak, spor yapmak imkanına sahipler..
Tabi kıymetini bilebilirsek.
Önce şunu söylemeliyim.
Doğanın ve sahip olduklarımızın kıymetini bilmiyoruz..
Bir inşaatım var Alanlı’da ve içinde her inşaat kalemine sahip çalışanlar.
Sevgili kardeşim Mahmut Baran’ın bana yardımcı olmaları için görevlendirdiği kişiler onlar..
Uzun bir süre izledim onları.
Temizlik konusunda defalarca uyardım.
Bazen sesimi yükseltmek mecburiyetinde kaldım..
Yediklerinin, içtiklerinin çöplerini olduğu yere atmamalarını ikaz ettim.
Yetmedi, büyük bir çöp kovası aldım.
Baktım yine olmuyor bu sefer patladım..
Temizlik, düzen ve çevre koruması bir bilinç ve aile terbiyesi.
Bundan yoksun olanları hizaya getirmek onların kalıbına girdikleri insan tanımını değiştirmekle eş, bunu anladım.
“Şahin Kanyonu’ndan 48 torba çöp toplandı” haberini okuyunca da insanlığımız sorgulamak istedim..
Bir çoğumuz insan görünümünde nizamdan, intizamdan, kurallara uymaktan, ile terbiyesinden nasibini almamış garabetleriz.
Yani, insan kılığında dolaşmak ayrı bir şey..
İNSAN OLMAK, ayrı!..
Eh, görünüşünüzle insan olarak tanımlanabilirsiniz ama asıl sorun insan olabilmek ve öyle kalabilmekte değil mi?